TÜRKİYE MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRİSİ
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Başkanlar Kurulu olağan toplantısını Ankara da gerçekleştirdi. Toplantıda; küresel ekonomik kriz başta olmak üzere, ekonomik, sosyal alanlar ile işçi sınıfı ve sendikacılık hareketindeki gelişmeler, sorunlar değerlendirilmiştir.
Başkanlar Kurulu bu değerlendirmeleri ve aldığı kararları aşağıdaki sonuç bildirisiyle basın ve kamuoyuyla paylaşmayı kararlaştırmıştır:
Küresel ekonomik kriz ülkemizi derinden etkilemeye devam etmektedir. İşyerleri kapanmakta, kapasite kullanım oranları düşmeye devam etmekte, işsizlik yeniden hızla yükselmeye başlamıştır. İşsizlik acil ve etkili müdahale isteyen en temel toplumsal sorundur.
İşsizliği azaltmak için sadece özel sektörün istihdamının teşvik edilmesi yetersiz kalmaktadır. Devlet eliyle istihdam yaratılması, özellikle alt gelir gruplarının alım güçlerini artıracak doğrudan gelir desteğinin sağlanması gerekmektedir. Bu çerçevede hükümetin kamusal istihdamı artırıcı önlemler alması, toplumu alt gelir gruplarının alım güçlerini artırıcı gelir desteği önlemlerini alması gerekmektedir.
Hükümet tepkiler üzerine ismini birkaç kez değiştirdiği açılım süreci, altının nasıl doldurulacağının belirsizliği, dağdan inen teröristlerin törenlerle karşılanması, seyyar yargılamalarla serbest bırakılması, terör örgütünün her gün yeni talepleri dile getirmesi, halkımızın , şehit ailelerinin tepkilerine ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü açısından kaygılara yol açmaktadır.
Ülkemizin başta güneydoğu bölgesinin bazı illeri ve İstanbul olmak üzere terör örgütü yandaşlarının çeşitli illerdeki sokakları terörize eden eylemleri ile Tokat ta 7 askerimizin şehit olmasına 3 askerimizin yaralanmasına yol açan son terör saldırısı da açılım konusundaki kaygı ve tepkileri haklı olarak doruğa çıkarmıştır.
Hükümetin, gerilimleri azaltmak, halkımızın haklı tedirginliğini gidermek için zaman geçirmeden gerekli önlemleri alması, bu süreci denetim altına alması gerekmektedir.
Hükümetin sosyal diyalog konusundaki söylemleri, çalışma yaşamına ilişkin yaklaşım ve uygulamaları göz önüne alındığında sözde kalmaktadır. Hükümet 2821 ve 2822 sayılı yasa taslaklarının hazırlanma sürecinde, özel istihdam bürosu tasarısının yasalaşma sürecinde olduğu gibi, çalışma hayatına ilişkin temel düzenlemelerde konunun asli tarafı işçi konfederasyonların görüşlerini alma gereğini duymamaktadır. Türk-İş in ve diğer işçi konfederasyonlarının sosyal diyalog tepkilerini destekliyor, bu tepkinin hükümetin sosyal diyalog kavramının içeriğine uygun yapıcı yaklaşımları gündeme getirinceye kadar bu tepkinin sürmesini bekliyor ve diliyoruz.
2821 ve 2822 sayılı yasalara ilişkin Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan ve işçi konfederasyonlarına gönderilen taslakta, AB standartlarında örgütlenme özgürlüğünü, özgür toplu pazarlık ve demokratik-bağımsız sendikacılığı sağlama özelliğinden uzaktır. Konfederasyonumuz Türk-İş in mümkün olduğunca diğer işçi konfederasyonları ile de işbirliği içinde bu taslağın tasarı haline gelme ve yasalaşma sürecinde yasanın bu nitelikleri içermesi çerçevesinde Bakanlık, Hükümet ve TBMM düzeyinde gerekli girişimlerde bulunmasını, çalışmaları yapmasını, gerekiyorsa etkili bir tepkiyi, mücadeleyi örgütlenmesinin gerekli olduğu düşüncesindeyiz. Sendika olarak bu süreçte üzerimize düşeni yapmakta kararlı ve inançlıyız.
Türk-İş ve sendikalar olarak 'genel grev nedeni sayılacağı açıklanmasına karşın hükümet ve işveren cephesinden kıdem tazminatı fonu oluşturulması ve kıdem tazminatının sınırlandırılması konusundaki istemler yine zaman zaman gündeme getirilmektedirler. Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak Türk-İş genel kurullarında konuyla ilgili alınan kararlarda olduğu gibi, bu tür girişimlerin kesinlikle genel grev nedeni olacağını büyük bir kararlılıkla bir kez daha ilan ediyoruz.
Hükümetin 2010 programında başta elektrik üretim santralları, otoyollar, köprüler olmak üzere, kamunun elindeki hemen tüm kurumlar, varlıklar özelleştirme sürecine sokulmaktadır. Küresel ekonomik kriz sürecinin ardından tüm dünyada, krizin temel nedeni olan yeni liberal politikalara ve onun en temel uygulamalarından birisi olan özelleştirme uygulamalarına çok temkinli yaklaşılırken ve yeni yeni kamu girişimleri devreye sokulurken, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü ülkemizde hükümetin özelleştirme uygulamalarını sürdürmesi anlaşılır ve kabul edilir bir yaklaşım değildir. Hükümetin özelleştirme uygulamalarını durdurması, mevcut KİT yapılarını güçlendirmesi, hatta yeni kamu işletmelerini ve kamu girişimlerini planlaması gerekmektedir.
Şeker-İş sendikamızın şeker fabrikalarının özelleştirilmesine, Tekel işçilerinin Tekel fabrikalarının kapatılması ve özelleştirilmesine karşı başlattıkları mücadeleyi destekliyoruz. Yine bu çerçevede hiçbir ekonomik, sosyal açıklanabilir gerekçesi olmadan ve özelleştirilmesi sektör çalışanları ve ülkemiz açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacak olan Tekel Çamaltı Tuzlası nın özelleştirilmesine karşı sendika olarak mücadelemiz sürmektedir.
Özelleştirme konusunda sendikacılık hareketi ve Türk-İş düzeyinde ortak mücadele platformunun hayata geçirilememesi ve sendikaların (ve sendikamızın) özelleştirmeye karşı tek tek ve lokal olarak mücadele etmek zorunda kalması bugün özelleştirme sürecinde gelinen olumsuz noktanın en temel nedenlerinden birisidir.
Sendika olarak talebimiz, beklentimiz, bundan sonraki süreçte en azından Türk-İş düzeyinde özelleştirmeye karşı ortak mücadele platformunun sağlanmasıdır.