Ulusal istihdam stratejisi mi sınıfsal esneklik stratejisi mi?
Hükümetin uzun süredir üzerinde çalıştığı Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) Taslağı (2012-2023) adlı belge Şubat ayında taraflara sunuldu. UİS taslak belgesi, AKP hükümetinin temel hedeflerinden biri olan işgücü piyasasının daha da esnekleştirilmesi konusunda vahim adımlar içeriyor. Belge 2023 yılına kadar çalışma ilişkilerini daha da esnek ve güvencesiz hale getirecek bir stratejinin ayrıntılarına yer veriyor.
Bilindiği gibi gerek 61. Hükümet programı gerekse çeşitli bakanların yaklaşım ve açıklamalarındaki ortak iddia, Türkiye'de işgücü piyasasının "katı" olduğu ve bu katılıktan dolayı istihdamın artmadığı yönündedir. Bu iddia başta Dünya Bankası, IMF ve OECD olmak üzere çok sayıda uluslararası mali kuruluş tarafından da ileri sürülmektedir. Kuşkusuz teşhis yanlış olunca tedavi de yanlış olmaktadır.
İşgücü piyasası "katı" derken kast ettikleri (kısmen varlığını sürdüren) çalışanları koruyucu ve düzenleyici yasa hükümleridir. Örneğin kıdem tazminatını, asgari ücreti, alt-işveren (taşeron) çalıştırılmasının belirli kısıtlamalara tabi olmasını katı buluyorlar. UİS bu ve benzeri "katı" hükümleri eritmeyi ve çalışma ilişkilerini esnekleştirmeyi hedeflemektedir.
İstihdam ilişkilerinin esnekleştirilmesinin anlamı ücret maliyetlerinin düşürülmesidir. Bunun açık ifadesi ise daha ucuz işçiliktir. Bu nedenle Ulusal İstihdam Stratejisi aslında bir Ucuz İstihdam Stratejisidir. UİS ile daha ucuz, daha esnek ve daha güvencesiz bir çalışma ortamı yaratılacaktır.
UİS'te yer alan dört temel politika ekseni içinde "işgücü piyasasında güvence ve esnekliğin sağlanması" başlığı yer almaktadır. Ancak buradaki "güvence" ifadesi yanıltıcıdır. İlerleyen sayfalarda açık biçimde vurgulandığı gibi "temel hedef işgücü piyasasının esnekleştirilmesidir."
UİS mevcut çalışma yasalarında yer alan kimi koruyucu düzenlemelerin esnetilmesi yanı sıra, yeni esnek çalışma biçimlerinin de yasal hale getirilmesini hedeflemektedir. UİS nerdeyse tümüyle işveren örgütlerinin ağzından yazılmış bir belgedir. Sendikaların görüşleri hiç bir biçimde dikkate alınmamıştır. UİS'e bir TİSK belgesi demek mümkündür.
Biraz da UİS'teki somut hedeflerden söz edelim. UİS çalışma yasalarında nasıl değişiklikleri gündeme getiriyor. Bunlar çalışanlar için ne ifade ediyor?
Geçici işçilik yaygınlaştırılacak: Belirli süreli (geçici) iş sözleşmelerinin kullanımının kolaylaştırılması için İş Yasasında değişiklik yapılacak. Belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı bir neden olmadıkça üst üste yapılamaması koşulu kaldırılacak. Bunun anlamı güvencesiz-eğreti istihdamın daha da yaygınlaşmasıdır.
Alt işveren (taşeron) uygulamasına ilişkin kısıtlamalar hafifletilecek: Böylece asıl işlerde taşeron çalıştırılmasının önündeki engeller de kaldırılmış olacak ve taşeron uygulaması çalışma hayatının her alanını saracaktır.
Kiralık işçilik (modern kölelik) yasalaşacak: Yasal ifadesiyle özel istihdam bürolarının geçici iş ilişkisi kurabilmelerine yönelik yasal düzenleme yapılacak. Böylece özel istihdam büroları iş bulmaya aracılık eden kuruluşlar olmak yerine bizzat kendileri işveren olacak ve kendilerine kayıtlı (işvereni oldukları) işçileri başka şirketlere kiralayabilecekler.
Yeni esnek çalışma biçimleri yasalaşacak: İş paylaşımı, esnek zamanlı çalışma, evden ve uzaktan çalışma gibi yeni esnek çalışma biçimleri de yasal hale gelecek. Böylece düzenli-güvenceli çalışma giderek istisnai bir çalışma biçimi haline gelirken, esneklik tipik hale gelecektir.
Kıdem tazminatı fonu kurulacak: Bu konuda uzun söze gerek yok. Bu yolla kıdem tazminatı budanacak.
Asgari ücrette yaş ayırımı yeniden düzenlenecek: Halen 16 0lan asgari ücret yaş ayırımı 18'e çıkarılacak. Böylece 18 yaş altı genç işçilere daha düşük asgari ücret ödenecek.
UİS Nasıl Hazırlandı ve Kimin Görüşlerini Yansıtıyor?
Hükümet programında ve UİS 2012 taslağında belgenin sosyal tarafların katılımıyla hazırlandığı iddia edilse de bu iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Üç işçi konfederasyonu da konuya ilişkin görüşleri dikkate alınmadığı için UİS'e karşı çıkmaktadır. Türk-İş, Ulusal İstihdam Stratejisi ile ilgili olarak görüşlerini 21.6.2011 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bildirdi. Ancak 2012 Şubat tarihli UİS taslağında bu görüşlerin dikkate alınmaması üzerine Türk-İş, 16 Şubat 2012 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bir yazı yazarak UİS konusunda artık görüş bildirmeyeceğini belirtmiştir. Bir diğer ifadeyle Türk-İş süreci protesto ederek UİS çalışmalarından çekilmiştir.
Türk-İş yazısında ayrıca UİS taslağının sosyal tarafların katılımıyla hazırlandığı iddialarını reddetmiştir: "Açılış konuşmasında ifade edilmesine ve sunum metninde yer almasına rağmen, Konfederasyonumuz strateji ve eylem planı taslaklarının hazırlık sürecinde hiçbir şekilde yer almamıştır" (Türk-İş, 16 Şubat 2012). Türk-İş yazısında UİS süreci ile ilgili şu çarpıcı değerlendirmeler yer almaktadır:
"Konfederasyonumuz sadece, Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun "Ulusal İstihdam Strateji Belgesi" taslağını görüşmek üzere 08.06.2010 günü yapılan toplantısındaki sunum çerçevesinde ve "değerlendirilecek konular" alt başlığı altında yer alan hususlarla ilgili talep edilen görüşünü, bir rapor halinde 21.06.2010 gün ve 2010-391/31 sayılı yazı ekinde Bakanlığınıza iletmiştir.
Anılan Üçlü Danışma Kurulu'ndaki sunum, strateji ve eylem planı taslaklarının içeriği değerlendirildiğinde egemen olan temel yaklaşımın; kıdem tazminatı, bölgesel asgari ücret, özel istihdam büroları, esnek çalışma biçimleri ile işgücü piyasasının esnekleştirilmesi olduğu, Konfederasyonumuzun yüksek duyarlılık gösterdiği ve yazılı olarak bildirdiği bu konudaki hususların dikkate alınmadığı görülmektedir.
Konfederasyonumuz, kıdem tazminatı, bölgesel asgari ücret, özel istihdam büroları ve esnek çalışma biçimlerinin yer aldığı istihdam stratejisi ve eylem planı hakkında, ilave ve yeni herhangi bir görüş bildirmeyecektir.
Konfederasyonumuz, yukarıda anılan konularla ilgili yapılması düşünülen yasal düzenlemeler Bakanlığınızca ayrıntılı ve gerekçeli olarak gönderilip, tarafımızca incelenip görüşlerimiz bildirilmeden, istihdam stratejisi ve eylem planına onay vermeyecek ve gerekirse bu konuda düzenlenecek toplantılara da katılmayacaktır."
Görüldüğü gibi Türkiye'nin en büyük işçi konfederasyonu Türk-İş, UİS sürecinde yer almamakta ve stratejinin içeriğine ilişkin esaslı itirazlarda bulunmaktadır. Dahası Türk-İş'in yazısından anlıyoruz ki sendikalar tarafından dile getirilen görüşlerin hiç biri UİS taslağında dikkate alınmamıştır.
Türk-İş'e benzer bir şekilde DİSK de UİS'te yer alan yaklaşımlara ve önerilere karşı çıkmaktadır. DİSK Yönetim Kurulu'nun taslak ile ilgili değerlendirme yazısında "taslak metnin içeriğine bakıldığında görüşlerimizin yansıtılmadığının ve bugüne kadar şiddetle karşı çıktığımız bazı temel konuların taslak içine yedirildiğini gördük" denilmektedir. DİSK, Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi taslağını, emeğin kazanılmış haklarına yönelik, Cumhuriyet tarihinin en önemli saldırısı olarak değerlendirilmektedir. DİSK'e göre, sermaye kesimlerinin bu alandaki beklentilerinin neredeyse bütünü bu belgede kendisine yer bulmaktadır. DİSK, UİS taslağının, ekonomik gelişmeye ve istihdama ilişkin sorunların değerlendirilmesinde ve çözüm yolları konusunda "katıksız" bir "liberalizmi" temel yaklaşım olarak almış bulunmaktadır görüşündedir (DİSK Yönetim Kurulu yazısı, Şubat 2012).
Eleştiri dozu daha düşük ifadeleri tercih etmekle birlikte Hak-İş de UİS'e yönelik kaygılarını dile getirmektedir. Hak-İş tarafından hazırlanan konuya ilişkin raporda Hak-İş'in görüşlerine yer verilmediği vurgulanarak taslağın oldubittiye getirilmesi kaygısı dile getirilmektedir. Hak-İş'in raporunda şu görüşlere yer verilmektedir: "Güvenceli esneklik kavramının insana yakışır iş çerçevesi dışında değerlendirilemeyeceğini, yeni esneklik uygulamalarının hayata geçirilmeden önce mevcut esnek çalışma uygulamalarının örgütlenme, güvence ve sosyal güvenlik boyutunun tartışılması gerektiğini, kıdem tazminatı hakkının korunarak, yeni güvencelerle geliştirilmesi gerektiğini, özel istihdam bürolarının mesleki faaliyet olarak geçici iş ilişkisinde bulunmasına yönelik düzenlemelerin iş piyasasında kaos yaratacağını, bölgesel asgari ücretin kabul edilemez olduğunu gerekçelerimizle açıkladık" (Hak-İş, 24 Şubat 2012).
Görüldüğü gibi üç işçi konfederasyonunun görüşleri UİS taslağında yer almamıştır. Hatta işçi tarafı büyük ölçüde hazırlık çalışmalarında da yer almamıştır. İşçi örgütlerinin tümü UİS'te yer alan politikalara açıkça karşı çıkmaktadır. Bu nedenle UİS taslağının sosyal tarafların katılımıyla hazırlandığı iddiası gerçeklerle bağdaşmamaktadır. İşçi sendikalarının karşı çıktığı UİS işveren örgütleri tarafından olumlu bulunmakta ve desteklenmektedir.
Örneğin Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, "Taleplerimizin yaklaşık yüzde 60-70'inin bu metinde yer almasından memnun olduk" diyerek teşekkür etmiş ve "TİSK temsilcileri tarafından getirilen öneriler ile Strateji Taslağı'nın önerilerinin büyük ölçüde örtüştüğünü" belirtmiştir. (Bugün, 9 Haziran 2010). Ancak Kudatgobilik, UİS stratejisi genel olarak olumlu bulmakla birlikte yeteri kadar esneklik içermediği için eleştirmekte ve bu doğrultuda yeniden ele alınmasını talep etmektedir (TİSK Dergisi, Mart-Nisan 2012).
Üç işveren örgütü TİSK, TOBB ve TÜSİAD'ın Esneklik Konusundaki Ortak Görüş ve Önerileri ile UİS belgesi karşılaştırıldığında içerik ve üslup açısından büyük bir örtüşme olduğu görülecektir (TİSK, TOBB ve TÜSİAD, 2009). TİSK, TOBB ve TÜSİAD'ın ortak raporunda şu ifadeler yer alıyordu:
"Ücret dışı işgücü maliyetlerinin azaltılmasında OECD ortalaması hedeflenmeli ve takvimli bir program ilan edilmelidir. İşçi alma ve çıkarma maliyetlerinin ve bürokratik işlemlerinin fazlalığı da işverenleri zora sokmakta, esnek çalışma şekillerinin uygulanmasını engellemektedir. Bu itibarla en kısa sürede kıdem tazminatı konusunun gündeme getirilerek, işletmeler üzerindeki yükün hafifletilmesi gerekmektedir." (s. 12)
"Artık dünyada, klasik çalışma ve iş sözleşmesi türlerinden uzaklaşılarak, çağrı üzerine çalışma, kısmi süreli çalışma, iş paylaşımı, geçici iş ilişkisi, evde çalışma, tele çalışma gibi atipik iş sözleşmesi türleri yaygınlaşmakta; yıllık hesaplar, kayan iş süresi, telafi edici çalışma, yoğunlaştırılmış iş haftası, kısa çalışma gibi esnek çalışma süreleri uygulanmaktadır." (s. 1).
TÜSİAD tarafından hazırlanan "Çalışma hayatını düzenleyen yasaların, işgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ele alınması" (2010) başlık raporda yer alan önerilerin pek çoğunun UİS taslağında aynen yer aldığı görülmektedir. TÜSİAD'ın söz konusu raporunda şu görüşlere yer verilmektedir:
"Alt işverenlik" ile ilgili mevzuattaki sınırlamalar gözden geçirilmelidir" Bununla neyin kast edildiği raporda şöyle ifade edilmektedir: "Asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesine getirilen sınırlamalar, asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından çalıştırılamaması ve daha önce asıl işverene ait işyerinde çalıştırılan kişi ile alt işveren ilişkisinin kurulamaması gibi düzenlemeler, esneklik bağlamında gözden geçirilmelidir."
"Belirli süreli sözleşmelerin ilk yapılışlarında "objektif neden aranması" koşulu ve "esaslı bir neden olmadıkça birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz" kuralı esnetilmelidir."
"Bu çerçevede önerimiz, kıdem tazminatı yükümlülüğünün, kazanılmış hakları koruyacak şekilde hafifletilmesidir. Yeni düzenlemenin yürürlük tarihi itibariyle, kıdem tazminatında 30 gün yerine 15 gün esas alınmalıdır. Bu çerçevede önerimiz, kıdem tazminatı yükümlülüğünün, kazanılmış hakları koruyacak şekilde hafifletilmesidir. Yeni düzenlemenin yürürlük tarihi itibariyle, kıdem tazminatında 30 gün yerine 15 gün esas alınmalıdır."
"Geçici bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmelidir"
Görüldüğü gibi işçi sendikaları UİS'e gerek hazırlanış biçimi ve gerekse içeriği açısından şiddetle karşı çıkarken, işveren örgütlerinin görüşleri UİS taslağının içeriğinde belirleyici olmuştur.
UİS iddianın aksine sosyal diyaloga dayalı olarak hazırlanmamıştır. İşçi kesiminin aksi görüşüne rağmen hazırlanmış tek taraflı bir belgedir. Taslak metinde "Stratejinin hazırlanmasında olduğu gibi uygulama aşamasında da başarılı olunması için istihdam ile ilgili bütün aktörlerin karar alma süreçlerine etkin katılımı esastır" iddiası yer almasına rağmen sürecin kendisi sosyal diyalogdan yoksundur.
Bu nedenle UİS taslağının ulusal değil sınıfsal bir taslak olduğunu ve sermaye çevrelerinin görüşlerini esas alarak hazırlandığı söylemek mümkündür. Kısaca bir ulusal istihdam stratejisi ile değil sınıfsal esneklik stratejisi ile karşı kaşıyayız.