YÜZYILIN MADEN FELAKETİ YAŞANDI
13 Mayıs 2014 Salı günü Soma Kömürleri Eynez İşyeri'nde saat 15 civarında çıkan bir yangın sonucu yüzyılın maden kazası, felaketi yaşanmıştır.
Soma şubemiz ve genel merkez yönetimimiz haberi alır almaz kaza yerine gelmişlerdir. O saatten beri de kaza yerinde, kurtarma çalışmalarıyla, Soma'da cenazelerin teşhisi ve yakınlarına ulaştırılması, nakli ve kayıp ihbarlarının değerlendirilmesiyle yoğun biçimde ilgilenmekteyiz.
Biz bu süreçte, sadece ve sadece yeraltındaki canlarımız için uğraşırken, bu felaketten siyasi, sendikal başta olma üzere çeşitli biçimlerde rant elde etmek isteyen kişi, kesim ve odakların sendikamıza yönelik eleştiriyi de aşan haksız suçlamalarına yoğun biçimde tanık olunca, bu yoğunluk içerisinde bu açıklamayı yapma gereğini duyduk.
Öncelikle sendikamıza saldıranlara şunu söylemek istiyoruz: Türkiye Maden İşçileri Sendikası Türkiye işçi sınıfı tarihinin en uzun soluklu, kararlı mücadelesini yürütmekte olan bir sendikadır. Burada da bu yaklaşım ve kararlılık içinde hareket ediyoruz.
Biz sendika olarak şunu net biçimde, yüksek sesle söylüyoruz: Eğer bir kaza, facia varsa mutlaka bir ihmal, kusur veya eksiklik de vardır. Bu tespit buradaki facia için de geçerlidir. Bu nedenle, biz sendika olarak bu facianın nedenini ve sorumlularının tespit edilerek yargı önüne çıkartılmalarını, gerekli cezayı almalarını istiyoruz. Bu konuda hiçbir tereddütümüz yoktur ve bu konunun sonuna kadar en kararlı takipçisi olacağız. Yitirilen canlar bizimdir, şehitler bizim üyemizdir. Bu facianın ivedilikle soruşturulması için hiç kimsenin şüphesi olmasın ki en büyük takipçisi biz olacağız.
Ayrıca, yeraltında kurtarma çalışmalarına katılan ve değişik bölgelerden gelen bütün kurtarma ekipleri bizim üyelerimizdir. Yeraltında bir tek canımızın bile kalmasına asla ve asla izin vermeyiz. Sendika, işyerinde sürekli ve yerinde denetimin temel unsurudur. Sendikanın olduğu yerde elbette ki, daha sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı vardır. Ama, işverenler, iş sağlığı ve güvenliği açısından işçisine karşı kusursuzluk ilkesiyle sorumludur. Görünür riskleri değil, olası riskleri de tespit edip önlem almalıdır. Bu kazadaki risk unsurunu da belirleyip önlemini alması gerekirdi. Şu anda, kazaya hangi kusurun, eksiliğin, öngörüsüzlüğün, tedbirsizliğin neden olduğu konusunda net bir bilgi yok. Tahminler, spekülasyonlar var. Bu, denetim ve soruşturma sonucu ortaya çıkacaktır ve sorumlusu hem yasal hem idari olarak işverendir. Biz, bu konunun kesinlikle takipçisi olacağız.
Türkiye'de 170 bini aşkın maden işçisi vardır. Bizim 27 bin, Genel Maden-İş sendikasının 13 bin üyesi vardır. Geriye kalan maden işçileri örgütsüz biçimde çalışmaktadırlar.
Açık söyleyelim, sınıf mücadelesini veremeyenler, yeraltına hiç inmeyenler, örgütlenemeyenler ve hiçbir şekilde organik olarak sınıfı temsil edemeyenler çıkıp, sendikamızın çalışmalarını, mücadelesini, kendilerini üyelerimizin, sınıfın yerine koyarak yapmaya çalışmaktadırlar. Bunu asla ve asla kabul edemeyiz. Biz üyemize, sınıfa hesap veririz ve veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yoktur. Türkiye Maden-İş tarihi mücadele tarihidir ve Ankara'da; Yatağan'da, Milas'ta bu tarihi yazmaya devam etmektedir. Saldırıları yapanları, örgütsüz olan maden işçilerini örgütlemeye davet ediyoruz. Biz yetkiyi üyemizden, sınıftan aldık, üyemize, sınıfa veririz. Üyemiz var ettikçe, temsil ederiz, mücadele ederiz.
Dün bütün işyerlerimizde üyelerimiz çalışmadılar. İş cinayetlerine tepkilerimizi daha güçlü biçimde göstereceğiz.
Sendika olarak yeraltındaki canlarımızın, kurtarma işleri, ailelerine teslim edilmesi süreci tamamlandıktan sonra yeniden ayrıntılı bir açıklama yapacağız.