Yönetici ve Temsilci Eğitim Seminerimizi Gerçekleştirdik
HABER / DUYURU

Yönetici ve Temsilci Eğitim Seminerimizi Gerçekleştirdik

Türkiye Maden İş Sendikası -

Sendikamız tarafından hazırlanan proje kapsamında; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından da desteklenen “Madenlerde İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konusunda Yapılan Çalışmalar ve Uygulamalar “ konulu yönetici ve temsilcilere yönelik eğitim seminerimiz, 15.10.2018-22.10.2018 tarihleri arasında Antalya/ Manavgat’ta gerçekleşti.

İki devre halinde gerçekleşen seminere, sendikamız Genel Başkanı Nurettin Akçul ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, sendikamız şube başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, örgütlülük alanımızda bulunan işyeri baş temsilcileri ve temsilcileri katıldı.

Seminerin ilk gününde saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından sendikamız Genel Başkanı Nurettin Akçul açılış konuşması yaptı

Genel Başkan Akçul konuşmasında şunları söyledi:

“Sayın genel merkez yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım, sayın şube başkanları ve şube yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım, sayın ve çok değerli temsilci arkadaşlarım, hepinizi selamlıyor, eğitim seminerimize hoş geldiniz diyorum.

Kıymetli arkadaşlar,

Ülkemiz maalesef zorlu bir süreçten geçiyor. Aslında ülkemizin jeopolitik konumu gereği zorlu süreçten geçmediği bir dönem yok.
Oyun hep aynı oyun. Aktörler değişiyor, metot değişiyor ama hedef aynı, amaç aynı.
Ülkemizi bölmek, parçalamak, emperyal devletlerin kuklası haline getirmek. Bir çok badireyi kararlılıkla atlatan ülkemiz, gerek sosyal gerek ekonomik gerek kültürel alanda taarruz altında. Bir yandan terörü hortlatmaya çalışanlara, bir yandan ekonomik ambargo uygulamaya çalışanlara, bir yandan aramızda kutuplaşma yaratma çabalarına bir bakın. Tarihimizde de aynı oyunları planlayanlar, yine aynı odaklar. Allah’a çok şükür ki köklü bir devlet ve millet anlayışına sahibiz.

Evet zorlanıyoruz, sıkıntılar yaşıyoruz ama mücadeleden de asla taviz vermiyoruz. Bu coğrafyada olduğumuz sürece, ki burası vatanımız, burada olacağız, düşman hiç boş durmayacak. Bizler de hep birlikte, milli birlik ve beraberlik bilinciyle hareket edecek ve her zaman olduğu gibi Allah’ın da izniyle bu süreçleri atlatacağız.
Yine destanlar gerekiyorsa, yazacağız,
ölmek mi gerekiyor? öleceğiz,
nöbet mi? suyu uyutacak bizler uyumayacağız.
Ne teröre, ne ekonomik istilalara, ne kargaşaya prim vereceğiz. Yıkıcı değil yapıcı olacağız. Sivil toplum örgütleri olarak , özellikle bizler, işçi sınıfı olarak oyunlara gelmeyecek, dayanışma içinde birlik ve beraberlik içinde, her türlü ekonomik siyasi sosyal saldırıları püskürtmede, milletimizin devletimizin yanında olacağız.

Bizler tabiî ki üzerimize oynanan oyunların farkındayız, buna da asla müsamaha göstermeyeceğiz ama; üzerimize oynanıyor diyerek bazı gerçekleri de göz ardı etmeyeceğiz. Enflasyon rakamlarının çift hanelere çıkması, fiyat pahalılığı ve yaşanan ekonomik sıkıntılar maalesef en çok bizleri, işçi sınıfını etkiliyor.

Asgari ücret son bir yılda döviz kuru ve enflasyon karşısında hemen hemen yarı yarıya eridi. Kar ederken paylaşmayanlar, zararı, sıkıntıyı paylaştırmayı çok iyi biliyorlar. Faturayı hep işçiler, memurlar ve emekliler yüklenmemeli. Bir çocuk okutmanın, bir sofra kurmanın maliyeti ortada. Önümüzde toplu iş sözleşmeleri var. Hep işçiden, hep emekçiden tasarrufa gidilmez. İşçilere yapılacak ücret zamları öngörülürken, bütün bunlar dikkate alınarak hesaplanmalı ve işçi daha da mağdur edilmemelidir.

Kıymetli arkadaşlar,

Daha önceki seminerlerimizde ve yer aldığımız platformlarda sürekli dile getirdiğimiz, usanmadan da dile getireceğimiz madencilik işkolunun zorluklarını burada bir kez daha ifade edeceğim.

Biz dünyanın en zor ve en tehlikeli işini yapan emekçileriz. Ocaklara girerken çalışırken ve çıkarken bin türlü riskle karşılaşıyor, belki her gün ölümden dönüyoruz çünkü; madencilik doğası gereği zaten risk barındıran ve kendi kolunda ayrı bir önem arz eden, farklı bir sektör.
İş kazaları ve cinayetlerinin , meslek hastalıklarının en yoğun yaşandığı bu işkolunda örgütlü bir sendika olarak, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına ayrı bir önem veriyor , bu konuda her türlü çalışmayı da yürütmeye çalışıyoruz.

Bizler Soma’da, Ermenek’, Siirt’te ve daha bir çok ocakta emekçilerimizi kardeşlerimizi kaybettik. Madenci şehitlerimizi buradan tekrar rahmetle anıyorum. Bir ölürken sesimizi duymayanlar, toplu ölürken sesimizi ancak duydular.
Sesimizi duyurmak için toplu ölümler mi gerekiyordu. Nitekim İLO ve maden yasaları bu ölümlerden sonra imzalandı ve çıktı. Resmiyette, mevzuatta , denetimlerde muhakkak iyileşmeler oldu, çok da yol kat edildi, ama maalesef ölümler son bulmadı. İş kazaları ve meslek hastalıkları sektörümüzde hala yaşanmaya devam ediyor.

Oysaki her ne kadar riskli her ne kadar kadar zor bir iş yapıyor olsak da, bunların önüne geçmemiz mümkün. Çünkü Güvenlik Kültürü raporu gösteriyor ki, kazaların yüzde 98’i önlenebilir nitelikte. Başka ülkeler bunu başarıyorsa bizim başarmamamız için hiçbir mantıklı neden yok. Onların yeraltı farklı, bizim coğrafyamızın ki farklı mı. Aynı yerin altına giriyor, aynı madenleri çıkarıyorlar ama ölmemeyi başarıyorlar. O zaman burada hepimiz taşın altına elimizi sokacağız. Devlet, işveren, sendikalar ve işçiler olarak bütün sorumluluklarımızı yerine getirme zaruriyetimiz var. Her şeyden önce eğitimin önemini kavramamız gerekiyor. Eğitimin yaşamsal bir faktör olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Şunu biliyoruz ki İSG strateji ve programlarındaki ağırlıklı konu, eğitim konusu.Güvenlik kültürünü eğitimle oluşturabildiğimizde ve uygulamaya geçirdiğimizde göreceğiz ki sonuçlar çok daha tatmin edici ve başarılı olacak.
Eğitim faaliyetleri sendikaların da en temel faaliyetlerinden biri.

Burada düzenlediğimiz seminer projemiz, ilk defa işçi cezaları ücretleri fonundan yararlanılarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türk-İş’in ön ayak olmasıyla hazırlandı. Buradan Bakanlığımıza ve Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay başta olmak üzere, üst konfederasyonumuz Türk-İş’e teşekkürlerimi sunmayı borç biliyorum. Bundan sonraki süreçte de, bu fondan yararlanıp daha çok üyemize ulaşabilmeyi ve eğitimlerimizi sürdürmeyi amaçlıyoruz.

Kıymetli arkadaşlar,

Ülkemizde sendikal kültür maalesef istenilen ve beklenilen düzeyde gelişmiş değil.
Bizler alanımızda öncü ve büyük bir sendikayız. Fakat bunu söylerken sadece üye sayımızı kast etmiyorum. Köklü bir sendika olmamız ve işçi dayanışması eylemlerinde örnekler teşkil ettiğimiz için de bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Tabi ki sayılar önemlidir, ne kadar çok birleşirsek, ne kadar çok saflarımızı birleştirirsek o kadar güçlü bir sendika oluruz ve ne kadar güçlü olursak da o kadar çok haklarımıza sahip çıkma imkanımız olur. Biraz önce bahsettim, ülkemizin karşılaştığı sorunlarda nasıl ki birlik beraberlik gerekiyorsa, işçi sınıfının karşılaştığı sorunlarda da birlik ve beraberlik gerekiyor.
Örgütlü mücadelenin kazanımlarını işçi sınıfı tarihinden biliyoruz. Bu tür oluşumlarda muhakkak muhalif sesler de olacaktır. Demokratik yapıların en belirgin özelliği herkesin sesi olabilmektir. Bizler üyelerimizin bütün seslerine kulak veriyor ama işçi lehine ve çıkarına olan tek sesten konuşuyoruz. Muhalif olmakla sendikaya zarar vermedeki ince çizginin bilincinde olmalıyız.
Sendikamıza sahip çıkmalı ve örgütlü mücadelenin tek adresi olan yapımızı zayıflatmak yerine daha da güçlendirmeliyiz. Güçlü sendika demek, işçi haklarının garanti altına alınması demektir. Haklarımıza hukukumuza hep beraber sahip çıkmak ve bunları garanti altına almak, gelecek nesiller için de hepimizin sorumluluğudur.

Kıymetli arkadaşlarım,

Sözlerime burada son verirken, eğitim seminerimizin hepimize hayırlı olmasını diliyor, buradan edineceğimiz bilgilerden maksimum derecede faydalanmayı temenni ediyorum. Hepinize seminerimize olan ilginizden dolayı teşekkür ediyor, kazasız belasız çalışma hayatı diliyorum”.

İki gün süren birinci devre eğitim seminerinde Maden Mühendisi ve Emekli Baş İş Müfettişi Adnan İnem ve Türk-İş Genel Başkan Danışmanı uzman Enis Bağdadioğlu sunumlarını gerçekleştirdi. Seminerin sonunda Genel Eğitim ve Arş. Sekreteri Ahmet Çümen katılımcılara teşekkür etti.

İkinci devre eğitim seminerinin açılış konuşmasını sendikamız Genel Eğtm. ve Araş. Sekreteri Ahmet Çümen yaptı.
Çümen konuşmasında şunları söyledi:


“Sayın genel başkanım, sayın yönetim kurulu arkadaşlarım, sayın şube başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, sayın hocalarım, işyerlerimizin değerli baş temsilci ve temsilci arkadaşlarım, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sendikamızın hazırlamış olduğu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı tarafından desteklenen projemiz kapsamında düzenlediğimiz, İş sağlığı ve İş güvenliği eğitim seminerimize hepiniz hoş geldiniz.

Değerli arkadaşlar,

Öncelikle Soma’da, Siirt’te, Ermenek’te ve diğer bütün madenlerde kaybettiğimiz madenci şehitlerimizi rahmetle anıyor, İş kazaları ve iş cinayetlerinin artık son bulmasını diliyorum.
Ülkemiz maalesef her yıl iş kazalarına ve cinayetlerine yüzlerce kurban veriyor. Ölümlerin bir çoğu da iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklanıyor, dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği konusu bir kez daha önem arz ediyor. Burada iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının önemini hocalarımızdan dinleyecek ve ayrıca hocalarımızdan çok kıymetli bilgiler edineceğiz.
Şunu biliyoruz ki insan hayatından, insan sağlığından ve vücut bütünlüğünden daha kıymetli hiçbir şey yok.
Bizler de sendika olarak, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik eğitimlerimizi aralıksız sürdürüyoruz. Bu konuda örgütlülük alanımızda bulunan bölgelerimizde verimli geçtiğine inandığımız seminerler düzenledik ve düzenlemeye de devam edeceğiz.
Amacımız siz yönetici ve temsilci arkadaşlarımızı, yeni çıkan yasa ve yönetmelikler çerçevesinde, değerli hocalarımızdan alacağımız bilgilerle bilgilendirmek, bilinçlendirmek, işyerlerine döndüğünüzde edinilen bilgilerle üyelerimizi yönlendirmek ve önderlik edebilmenizi sağlamaktır.
Dileğimiz, buradan edindiğiniz, bilgi, deneyim, gözlem ve duygularınızı işyerinize döndüğünüz zaman arkadaşlarınızla paylaşmanızdır. Sendikamızın birer örgütlenme neferi gibi çalışmanızdır. Özellikle temsilci arkadaşlarımız sizler, sendikanın işyerlerindeki yüzü ve varlığısınız.

Değerli arkadaşlar,

Her zaman söylediğimiz bir şey var. Bilgi olmadan bilinç olmaz. Bilgi ve bilinç düzeyimizi artırmak için sendikal eğitimin, sendikal kültürün önemini kavramamız ve edindiğimiz tecrübeleri hayatımıza uyarlamamız gerekiyor.
Burada teorik ve pratik olarak edindiklerimiz, ömür boyu işimize yarayacak, belki hayat kurtaracak bilgiler. Yalnız şunu da belirtmek istiyorum ki, bu seminerler sadece bilgi aktarım ve bilinç oluşturma işlevi görmüyor. Aynı zamanda teşkilatımızın çeşitli bölgelerinden gelen siz temsilcilerimizin de birbirini yakından tanımasını, sendikal birlik ve dayanışma duygularının güçlenmesini de sağlıyor.
Bizim gücümüz birlikteliğimizdir. Omuz omuza verdiğimiz, saflarımızı birleştirebildiğimiz kadar güçlü olabiliriz. İşçi sınıfı olarak, maden işçisi olarak bizi bizden başka güçlü kılacak bir oluşum yok. Bu yüzden güçlü olduğumuz kadar ekmeğimizi koruyabilir, işimizi geliştirebilir ve işyerlerimizi güvenli hale getirebiliriz.

Değerli arkadaşlar,

Sözlerimi çok uzatmadan seminerimizin verimli geçmesini temenni ediyor, çalışma hayatınızda kazasız belasız yıllar diliyorum. Hepinize saygılarımı, sevgilerimi ve selamlarımı sunuyorum”.

İki gün süren ikinci devre eğitim seminerinde Maden Mühendisi ve Emekli Baş İş Müfettişi Adnan İnem ve Türk-İş Genel Başkan Danışmanı uzman Enis Bağdadioğlu sunumlarını gerçekleştirdi. Seminerin sonunda Genel Eğitim ve Arş. Sekreteri Ahmet Çümen katılımcılara teşekkür etti ve eğitimlerin devam edeceğini dile getirdi.