YATAĞAN ŞUBESİ GENEL KURULU YAPILDI
Sendikamız Yatağan ve Havalisi Şube Başkanlığı'nın 10. Olağan Genel Kurulu, Güney Ege Linyitleri İşletmesi(GELİ) Sosyal Site Tesisleri Toplantı Salonu'nda yapıldı. Genel kurulu sonunda yapılan seçimlerde Süleyman Girgin yeniden şube başkanlığına seçildi.
Yatağan şubesi genel kuruluna sendikamız Genel Başkanı Nurettin Akçul, Genel Başkan Yardımcısı Mahir Yiğit, Genel Sekreter Vedat Ünal, Genel Mali Sekreter Durmuş Düzgün, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri H.Hüseyin Yıldız, Genel Toplu Sözleşme ve Mevzuat Sekreteri H.Hüseyin Gürbüz ve Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ahmet Çümen ile Soma, Elbistan, Kırka, Çeltek, Hisarcık, Çayırhan, Konya, Kütahya şube başkanları ve bazı şube yöneticileri katıldı.
GELİ Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen olağan genel kurul toplantısına Cumhuriyet Halk Partisi Muğla milletvekilleri Prof. Dr. Nurettin Demir, Ömer Süha Aldan, CHP Muğla eski milletvekilleri Ali Arslan, Fevzi Topuz, Muğla Belediye Başkanı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Gürün, Yatağan Belediye Başkanı H. Haşmet Işık, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, sendika delegeleri ve üyelerimiz katıldı.
Genel Kurul açılışında Yatağan şubesinin özelleştirmeye karşı yürüttüğü mücadele ve direnişi anlatan bir film izlettirildi.
Genel Kurulun açış konuşmasını Şube Başkanı Süleyman Girgin yaptı.
Girgin konuşmasında şunları söyledi: 'Bizler sadece toplu sözleşmelere imza atan kurumlar değiliz. Aynı zamanda toplumsal baskı gruplarıyız, sivil toplum örgütleriyiz, toplumun vicdanıyız. Bundan dolayı da yapmamız gereken işler var. Yılda ortalama 200 milyon dolar kar eden ve 76 milyon vatandaşın hakkı olan bu işletmeler, eğer özel sektörün elinde olmuş olsaydı, özel sektör böyle bir işletmeyi satar mıydı? Satmazdı. O zaman biz niye satıyoruz.'
Girgin'in konuşmasının ardından Divan Kurulu için verilen önergeyi okundu. Önergede Divan Başkanlığına Genel Başkan Nurettin Akçul, Divan Başkan Yardımcılıklarına ise Genel Sekreter Vedat Ünal ile Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ahmet Çümen, divan katipliklerine ise Bülent Çavuşoğlu ve Servet Özkan önerildi. Yapılan oylamada oy birliği ile seçildiler.
Divan seçiminin ardından kürsüye gelen Genel Başkan Nurettin Akçul konuşmasında şunları söyledi: 'Değerli Milletvekillerimiz, Değerli Belediye Başkanımız, sendikalarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, siyasi partilerimizin değerli temsilcileri, genel kurulumuzu onurlandıran bütün değerli, duyarlı konuklarımız, yıllardır, yılmadan, bıkmadan, usanmadan özelleştirme girişimlerine karşı Türkiye işçi sınıfına örnek olacak biçimde direnen, genel başkanı olmaktan onur duyduğum Türkiye Maden-İş Sendikası'nın üyesi maden işçileri, onları bu genel kurulda temsil eden değerli delegeler hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli Delegeler, Değerli Konuklar,
Ülkemiz işçi sınıfı tarihinin, sendikacılık tarihinin iz bırakan, sonraki kuşaklara mücadele ruhu veren direnişleri vardır. Sizlerin enerji işçisi kardeşlerimizle birlikte özelleştirmeye karşı verdiğiniz uzun soluklu ve kararlı mücadele işte şimdiden bu direnişler içinde yerini almıştır. Çünkü sizin mücadeleniz 'Özelleştirme konusundaki işçilerin, sendikaların kabullenmişliğine, yılgınlığına karşı bir kararlı duruş oldu. Sizin mücadeleniz, sadece işçi sınıfının değil, genel olarak halkın korku duvarını yıktı. Sevgili kardeşlerim sizin mücadeleniz aynı zamanda birleştirdi. Sadece enerji ve maden işçilerini değil işçi sınıfını, memleketini sevenleri birleştirdi. Birleştirmenin boyutu Milas'ta somutlaştı. Milas'ta düzenlediğimiz mitinge ülkenin dört bir yanından gelen emekçiler ve emekçi dostlarıyla birlikte on binler katıldı. Bu birleştirmenin diğer güzel örneği Ankara'da yaşandı. Sizlerin ikinci kez Ankara'ya gelerek Özelleştirme İdaresi'ne yürüyüşünüzü, yolları tomalarla keserek engellediler. Ama yürüyüşü engelleyemediler. Ankara'da ülkenin dört bir yanından gelen emekçiler emek dostları bizlerle birlikte sizlerin yerine Özelleştirme İdaresi'ne yürüdü. Şunu bilin arkadaşlar sizlerin mücadelesi özelleştirme kıskacındaki onbinlerce emekçiye örnek oluyor, umut veriyor. Siz umutsunuz.
Değerli Arkadaşlar,
Bu direnişin işçi sınıfına, sendikacılık hareketine örnek olacak bir özelliği daha var. Bu direniş, sendikal bir disiplin içinde, işçiler, şube, genel merkez bütünlüğü içinde alınan akılcı kararlarla hem de iki şube ve sendika tarafından yürütülüyor. Ayrıca, buradan Yatağan şube yönetimimizi bu direnişteki akılcı, dirençli, kararlı önderliği için de kutlamak gerekiyor.
Değerli Arkadaşlar,
Buraya her gelişimde, sizlerle ilgili her yürüyüşte mitingte 'Biz sendika olarak bu mücadelede sonuna kadar kararlıyız. Asla ve asla yalnız yürümeyeceksiniz, asla yalnız mücadele etmeyeceksiniz' dedim. Sanıyorum bugüne kadar yaptıklarımızla bu inancımızı, kararlılığımızı yönetim kurulu olarak ortaya koyduk. Bugün bir kez daha tekrarlıyorum: 'Bundan sonra da, bu mücadele, direnişte sonuna kadar sizlerle birlikteyiz.
Sizler buradan Ankara'ya 200 maden ve enerji işçisi gelmiştiniz. Bizler sizleri emekçiler ve emek dostlarıyla karşıladık. Sayıştay'ın önünden Meclis'e birlikte yürüdük. Son yılların en coşkulu, kararlı, disiplinli eylemini gerçekleştirmiştik. Meclis önünde yaptığım konuşmada, bu ihale iptal edilmezse binlerle, on binlerle geleceğiz demiştim. Bu sözümü yineliyorum. Bu ihale iptal edilmezse yine sizlerin katılımıyla, Ankara'da binlerce emekçiyle, emek dostuyla Özelleştirme İdaresi'ne yürüyeceğiz. Bunu bir kez daha ilan ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Hepiniz biliyorsunuz. Bugüne kadar 50 milyar doları aşkın özelleştirme yapıldı. Özelleştirme adı altında öyle hızlı, yoğun satış yapıldı ki, özelleştirme isteyen IMF bile bir raporunda çok hızlı yapıyorsunuz diye isyan etti. Özelleştirmelerin yüzde 70'inden fazlası mevcut hükümet tarafından yapıldı. Yılların birikimi işletmeler, üretim üniteleri, kurumlar elden çıkarıldı. Batan geminin malları gibi bu işletmeleri alan bazı firmalar üç katı fiyata başka firmalara sattılar. Mahkemelerin iptal kararları uygulanmadı. Söyledikleri gibi ne istihdam arttı, ne sermaye tabana yayıldı, ne tekeller kalktı. 100 bini aşkın insan işsiz kaldı, 4-C ortaya çıktı, ocaklar dağıldı, canlar yandı. Allah aşkına, bu özelleştirmeleri yapanlar söylesinler: Müflis tüccar gibi satış gelirinden başka, bu ülke özelleştirmelerden ne kazandı? Bu millet, çalışanlar ne kazandı? Biz kazananları biliyoruz. Yandaşlar kazandı. Yandaşlara yanaşan uluslararası şirketler kazandı. Aracılar kazandı. Hem de koyacak yer bulamayacak kadar çok kazandılar. Hala özelleştirme, özelleştirme diyorlar. Özelleştirme ihalelerinin nasıl yapıldığına ilişkin şaibeler, tapeler, kayıtlar ortada dolaşıyor.
Tekrarlıyorum: Biz mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Özelleştirme kararını alanlara ve özelleştirmeyi yapacak olan Özelleştirme İdaresi'ne bir kez daha sormak istiyorum: Peki, bu kadar yolsuzluk, talan, yalan, şaibe ortadayken nasıl bu özelleştirme ihalesini yapacaksınız? Nedir bu ısrar? Verilmiş sözler mi var? İnanın bu ihalenin vebalinin altından kimse kalkamaz. Vazgeçin bu ihaleden.
Değerli Konuklar, Sevgili Arkadaşlarım,
Ülkemiz, halkımız, geleceğimiz açısından önemli bir sürecin içindeyiz. Yerel seçimler var. Yerel seçim ama kampanya yürütenler bu seçimi adeta bir genel seçim havasına büründürdüler. Biz işçiler ve sendikalar olarak ne istiyoruz? Bizler, işçiler, emekçiler kadar ülkesini seven, ülkesine bağlı kesim yoktur. Bu ülke için çalışırız, bu ülke için askerlik yaparız, bu ülke için gerekirse savaşırız ve gerekirse ölürüz. Bu ülke için istediklerimiz bellidir. Özlemimiz, demokratik sosyal hukuk devletinin her unsuruyla işlemesidir. Bağımsız hukuk, işleyen demokrasi, hakça, insanca bölüşümdür. Üreten, istihdam yaratan bir ekonomidir. Hırsızı kovalamanın, yakalamanın, soruşturmanın suç olmadığı bir Türkiye'dir. Yapanın yanına kalmadığı, bütün kurumlarına milletin güveninin tam olduğu bir ülkedir.
Sevgili Arkadaşlar,
İktidarlar, sandıktan aldığı gücü; hukukun üstünlüğüne, demokratik hak ve özgürlükler ile insan haklarına saygılı bir şekilde kullanmakla yükümlüdürler. Çünkü ''İktidar güç ve kudret demektir''. Bu gücün meşru ve yasal olarak sınırlanmadığı, denetlenmediği yerde, keyfilik ve hukuksuzluk ortaya çıkar. Bunun için de demokrasinin en temel ve vazgeçilemez niteliği olan güçler ayrılığının işlerliğinin olması gerekir. Yani, yasama, yürütme ve yargının tekleşmemesi gerekir.
Adaletin tutsak edilmemesi gerekir. Eğer bir ülkede adalet tutsak edilmişse, orada ne haktan, ne hukuktan, ne demokrasiden söz edilebilir. Yargı bağımsız olmalıdır ki, hem güçler ayrılığı ilkesi, hem de hukuk devleti ilkesi tam olarak işlesin.
İkinci olarak demokratik katılımcılığın önünün açık olması, yani, katılımcı demokrasinin işler kılınması gerekir. Bunun için örgütlü bir toplum gerekir. Örgütlü toplum gökten zembille inmeyecek elbette. Örgütlü toplum için sivil/demokratik oluşumların, örgütlenmelerin önünün açık olması gerekir. Bugün ülkemizde ne yazık ki örgütlenme özgürlüğü yoktur. Ama örgütlenme için her türlü engel vardır. Örgütlü toplum olmadan, sağlıklı, katılımcı demokrasi olmaz. Örgütlü toplum olmadan, sosyal hukuk devleti olmaz. Örgütlü toplum olmadan adaletli bölüşüm olmaz. Adaletli bölüşümün olmadığı yerde de sağlıklı demokrasi olmaz.
Değerli Delegeler,
Sendikal çalışma sürekliliği olan ve kesintisiz devam eden bir çalışmadır. Genel kurullar ise bu kesintisiz çalışmaların değerlendirme aşamalarıdır. Geride bıraktığımız dört yıllık dönemde çalışma hayatını ilgilendiren yasalarda önemli değişiklikler yaşandı. Ama sizler de yaşadınız gördünüz, bu değişiklikler çalışanların lehine olmadı.Yıllardır ülkemizde tüm ileri demokrasi söylemlerine rağmen sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, güvencesizleştirme ve örgütsüzleştirme neredeyse devlet politikası haline geldi. Kıdem tazminatı hakkı fon düzenlemesiyle budanmak isteniyor. Kiralık işçilik getirilmek isteniyor. Taşeron işçisi sayısı 4 milyonu aştı. Zayıfı güçlüye karşı koruması gereken devlet de, tıpkı özel sektör gibi, ne yazık ki, kendi eliyle işçinin azgınca sömürülmesinin yolunu açıyor. Kamuda işleri taşerona veriyor.
Sevgili Arkadaşlar,
Bizim sendikalar olarak mücadelemiz bu tablonun değişmesi içindir. Sadece özelleştirmeye karşı değil, tüm bu saldırılara karşı direneceğiz. Direnmek zorundayız. Direnmek için güçlü olmak zorundayız. Bunun için iki yol var: Örgütleneceğiz ve birleşeceğiz. Örgütleneceğiz. Bütün engellere karşın örgütleneceğiz. Türkiye Maden-İş olarak örgütleniyoruz. Örgütlü toplumu yaratacağız. Birleşeceğiz. Emekçiler, işçiler olarak hak aramada, sosyal hukuk devletinin, katılımcı demokrasinin işler kılınması mücadelesinde, özelleştirmeye, taşerona, haklarımıza saldırılara karşı direnişte birleşeceğiz. Gelecek aydınlık günlerin ışığını yakacak olan sizlerin direnişinde olduğu gibi, işçilerdir, emekçilerdir onların yegane örgütü olan sendikalardır.
Genel kurulumuzun, sendikamıza, işçi sınıfı ve sendikacılık hareketine ve mücadelemize katkı sağlayacak sonuçları üretmesi dileğimle, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.'
Genel Başkan Nurettin Akçul konuşmasının ardından, divandaki yerine geçerek, genel kurul gündemini delegelerin oyuna sundu. Gündemin oy birliği ile onaylanmasının ardından, saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu.
Sonrasında genel kurula katılan konukların konuşmalarına geçildi. Divan ilk sözü, özelleştirmeye karşı ortak mücadele yürüten enerji işçilerinin bağlı olduğu Tes-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik'e verdi. Erçelik konuşmasında enerji ve maden işçilerinin özelleştirmeye karşı omuz omuza kararlılıkla yürüttükleri mücadelenin özelleştirme süreci durduruluncaya kadar süreceğini belirtti.
Erçelik'ten sonra, Muğla Belediye Başkanı, milletvekilleri başta olmak üzere genel kurula katılan çok sayıda konuk söz alarak konuşma yaptılar.
Divan kurulu, genel kurulda zorunlu organlara aday olanların isimlerinin yer aldığı oy pusulasını genel kurula okudu.
Genel Kurulda seçimlere geçilmeden önce, Süleyman Girgin bir kez daha kürsüye gelerek, genel kurula katılanlara ve şube yöneticiliğine aday olmayan şube yöneticileri Hasan Çamur ile Mikail Açan'a hizmetleri için teşekkür etti.
Girgin, örgütlerin bir organizma gibi sürekli yenilenmeleri gerektiğini belirterek 'Bu yenilenme sağlanmazsa organizma yaşlanır ve çürür. Bu nedenle görev değişimi ve gençleşme sadece sendikalar değil, bütün örgütler ve kurumlar için önemlidir' dedi. Girgin, bu çerçevede yönetim kadrosunda delegenin eğilimi doğrultusunda bir gençleşmeye gittiklerini söyledi.
Genel kurulda daha sonra seçimlere geçildi.
Seçimler sonunda Süleyman Girgin tekrar şube başkanlığına, Enver Asar şube başkan yardımcılığına, Osman İlhan yeniden şube sekreterliğine, Volkan Ergenç şube mali sekreterliğine, Niyazi Alkan da şube teşkilatlandırma sekreterliğine seçildi.