SOSYAL GÜVENLİK REFORMU YA DA SOSYAL GÜVENLİK HAKKININ YOKEDİLMESİ
HABER / DUYURU

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU YA DA SOSYAL GÜVENLİK HAKKININ YOKEDİLMESİ

Türkiye Maden İş Sendikası -

A. GİRİŞ
Toplumsal yaşam güllük gülistanlık değildir.Kastamonu yöresine özgülenen tekerlemedeanlatıldığı gibi her an karşınıza ayı çıkabilir, taş düşebilir . Geleceğini düşünmek zorunda olanher toplum bu riskleri tanımlamış kendisince önlemler geliştirmek zorunda kalmıştır.

Sosyal güvenlikte reform adı altında hükümet tarafından son iki yılıdır, bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemeler yasalaştıktan sonra Anayasa Mahkemesi tarafından bazı maddeleriniptal edilmesiyle, yasanın yürürlüğe girmesiertelenmiştir. Yasanın iptal edilen hükümleri tekrardüzenlenmiş ama bir kez daha ertelenmiştir.Son dönemde böyle bir süreç yaşanmaktadır.

Ne yazık ki bir çok konuda olduğu gibi sosyalgüvenlik gibi yaşamsal bir konuda da tek tekağaçlardan ormanı görmüyoruz yada ormanıgörmemiz özellikle engelleniyor.

Sosyal güvenlik reformunun altında yatan temelfelsefeyi, onu biçimlendiren anlayışı tartışmadan,reform adı altında yapılan düzenlemelerin uzunvadede yaratacağı etkileri, hatta topluma vereceği yeni şekli algılamaya çalışmadan tek tekmaddelerde yoğunlaşıyor ve geleceğimizin nasıl karartıldığını da göremiyoruz.

Sosyal Güvenlik gereksiniminin her toplumdaevrensel bir gereksinim olduğu tartışılmamaktadır. Bu gereksinimin karşılanma biçimiyse bireyiniçerisinde yer aldığı toplumun ekonomik politiksistemine göre farklılıklar taşımaktadır. Örneğin feodal bir toplumda birey güvence gereksiniminiiçerisinde yer aldığı aşiret üyeliği ile gidermeyeçalışırken, kapitalist bir toplumda bu gereksinimsosyal güvence kurumları aracılığı ilekarşılanmaktadır.

Bu genel saptamada son cümle üzerinde durmamız gereken anahtar konudur. Anahtardır, çünkü;
1. Kapitalizm, eski kurumları yerle bir edip fabrikakentlerini yarattığı yüzyılın başında insan yiyenbir deve dönüşmüş ve sosyal güvenlik gibibir kaygısı da olmamıştır.

2. Sosyal Güvenlik sistemlerinin tarihi genellikleBismarck dönemine götürülür. Bu döneme baktığımızda ise işçi sınıfının kapitalizmi tehdit edenciddi bir unsur olarak belirginleştiği, özellikle Almanya?dasiyasi örgütlenmesini de yaratarak radikalleştiği bir dönem karşımıza çıkar.

3. Dolayısıyla kapitalizm işçileri düşündüğündenya da Sosyal Güvenlik gereksiniminin evrenselbir gereksinim olması nedeniyle, Sosyal GüvenlikKurumlarını yaratmamış, bu kurumlar işçilerinmücadelesiyle elde edilmişlerdir.

4. Kapitalizmin çıkardığı ders çok nettir. SosyalGüvenliğin kapsamına giren işsizlik, özürlülük (sakatlık) ve emeklilik (yaşlılık) gibi sosyal riskler,önemli ve kendine özgü etkilere sahiptir. Gelirinyerine geçecek bir sistemin olmaması , toplumdaçok daha fazla insanı etkiler, (örneğin, işsiz bir kişininçocuklarında doğacak olan kültürel ve motivasyonadayalı etkiler, politik istikrarın olmamasıve toplumsal huzursuzluk) Toplumların kendilerinibu zararlı risklerden korumaya çalışmasının burisklere sosyal riskler demesinin ve bireyin kendiinisiyatiŞ dışındaki zorunlu programlar kapsamınaalınmasının altındaki sebep budur.

5. Ancak bu proje sadece gelişmiş kapitalist ülkeleriçin ve işçi sınıfının siyasi bir güç olarak varlığını gücünü hissettirdiği ölçüde vardır. Bir başkaanlatımla, sermayenin sosyali ya da sosyalleşmesidiye bir olgu tarihsel olarak hiçbir zamanvar olmamıştır, olmayacaktır da.

6. Kapitalist sermaye birikiminin bugün geldiğinoktada sosyal güvenlik hakkı sermayedarlaraçısından farklı bir anlam kazanmıştır.

a. Sosyal güvenlik fonlarında biriken paralar iştahkabartmaktadır. Örneğin fonlarda biriken paraAB ülkelerinde birikmiş sermayenin % 46oranlarına ulaşmıştır.

b. Mercedes Benz Yönetim Kurulu üyesinin söylemiyle Trilyonlarca dolar değerindeki emeklilikfonlarının kamu , yani ulus devletlerin kontrolündeolması küreselleşmenin hızını kesmektedir.

c. Sosyal Güvenlik hak kavramı üzerinden siyasallaşmayıberaberinde getiren kendisinde taleperki gören bireylerin ortaya çıkmasına nedenolan, dolayısıyla da küresel kapitalizmin yönetimyeteneğini tehdit eden bir unsurdur. Sosyal güvenlikhakkının ortadan kaldırılıp sosyal güvenlikkuruluşları yerine sosyal fonların devreye sokulmasıyla hak kavramının yerini ihsan kavramı alacak,buradan da boyun eğen, siyasallaşmaktankorkan bireye ulaşılacaktır.

Toplumun atomize edilmesiyle (taşeron işçisi,daimi işçi vb sınıf içi bölünmeler, etnik yöresel temelfarklılıkların ön plana çıkartılarak aidiyet kimliğinin alt birimlere yönlendirilmesi vb) birlikte,sosyal güvenliğin tasŞyesi, yoksulluğun yönetilmesinintemel araçlarından birisi olarak tasarlanmıştır.

B. SOSYAL GÜVENLİK HAKKI TEMELBİR İNSAN HAKKIDIR
Sosyal Güvenlik Hakkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin22. maddesinde Herkes toplumunbir ferdi olarak Sosyal Güvenlik Hakkı na sahiptir.Sosyal Güvenlik bireyin onuru, kişiliğinin geliştirilmesiiçin kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürelhakların tatmin edilmesi temeline dayanır?sözleriyle tanımlanmış, bildirinin 25. maddesi iseSosyal Güvenlik Hakkının ayrıntıları her kişiningerek kendisi gerekse ailesi için yiyecek, mesken,tıbbi yardım ve gerekli sosyal hizmetler dahilolmak üzere, sağlık ve refahını sağlayacak biryaşama düzeyine ve işsizlik, hastalık, sakatlık,dulluk, yaşlılık hallerinde veya geçim olanaklarındaniradesi dışında yoksunluk yaratacak diğerbütün durumlarda sosyal güvenliğe hakkı vardır.Doğum yapan kadın ve çocuklarının özel bakımve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar,her türlü sosyal yardımdan yararlanmak hakkına sahiptirler sözleriyle vurgulanmıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise, 1952 yılındakabul etmiş olduğu, Sosyal Güvenliğin AsgariNormları 102 sayılı Sözleşmeyle,Sosyal Güvenliğe ilişkin asgari normları belirlemiştir.

Türkiye'nin 29.07.1971 tarihinde onaylamış olduğu 102 sayılı Sözleşme Sosyal Güvenli-ğin dokuz temel dalını hastalık (tıbbi bakım),hastalıkta yitirilen kazancın karşılanması, işsizlik olarak sıralamıştır. Türkiye?nin 1989 tarihinde bazıçekinceler koyarak onaylamış olduğu AvrupaSosyal Antlaşması'nın (Şartı) Türkiye?nin çekincekoymadığı Sosyal Güvenlik Hakkı başlıklı 12, Sağlık ve Sosyal Yardım Hakkı başlıklı 13. ve Sosyal Refah Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı başlıklı 14. maddelerinde de Sosyal Güvenlikhakkına ilişkin temel ilkeler bir kez daha belirlenmiştir.

1968 yılında yürürlüğe giren ve Türkiye'nin 1979yılında onayladığı Avrupa Kodu ve Sosyal GüvenlikSözleşmesi ise, onay koşulu olarakILO?nun 102 sayılı Sözleşmesinde belirlenen 9sosyal risklerden en az 6?sına yönelik olarak birsosyal koruma mekanizmasının kurulmuş olmasıkoşulunu aramıştır.1

Avrupa Birliği ülkelerinde ise Sosyal Güvenliğintemel bir insan hakkı olmasının nedeni SosyalGüvenliğin kapsamına giren işsizlik, özürlülük(sakatlık), ve emeklilik (yaşlılık) gibi sosyal riskler,önemli ve kendine özgü etkilere sahiptir. Gelirinyerine geçecek bir sistemin olmaması, toplumdaçok daha fazla insanı etkiler, (örneğin, işsiz birkişinin çocuklarında doğacak olan kültürel vemotivasyona dayalı etkiler, politik istikrarın olmamasıve toplumsal huzursuzluk). Toplumlarınkendilerini bu zararlı risklerden korumaya çalışmasının bu risklere sosyal riskler demesinin vebireyin kendi inisiyatiŞ dışındaki zorunlu programlarkapsamına alınmasının altındaki sebepbudur. 2 sözleriyle vurgulanmıştır

Sosyal Güvenlik Hakkı'nın gerçekleşme biçimi ise dört aşamadan oluşan bir sosyal mantık sürecineoturtulmuştur. İlk aşama; insanların eğitilerekvasıf sahibi yapılması , ikincisi bu insanlarınişgücü haline gelmesi , üçüncüsü bir gelir sahibiolunmasının sağlanması, dördüncüsü ise toplumakatılımın güvence altına alınmasıdır. Bu toplumdakitemel zincirdir. İkinci aşamasının uygunsuzya da olanaksız olduğu durumlarda,Sosyal Güvenlik devreye girer. Bu durumdaSosyal Güvenlik bir gelir sağlayarak, dördüncüaşamayı , yani topluma katılımı gözetir 3

Tüm bu açıklamalara bakıldığında bireyin ?güven? gereksiniminin güvence altına alınarak topluma aidiyetinin toplumsal kurumlar aracılığı ile sağlanmasının Sosyal Güvenliğin var oluş nedeni olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bireyin güven gereksiniminin giderilmesi zorunluluğu ise evrenseldir. Bu gereksinimini tarihsel gelişim içerisinde, klan üyeliği ile, aşireti aracılığı ile karşılayan birey, kendisini bu güveni veren kurumlara ait hissetmiş , bireysel varlığının devamını bu kurumların devamı ile özdeşleştirmiştir.

Sanayi Devrimi bireyi köyünden, aşiretinden, sülalesindenkapatıp, fabrikalara, fabrikaların etrafında oluşan kentlerde yaşamak zorunda bırakmış , ancak onun güven gereksinimini karşılayamadığıiçin de kendisine düşman bir kitle yaratmıştır. Sanayi Devrimini yapan Batı kendi işçi sınıfıyla sosyal refah devleti aşamasında oluşturmuş olduğu Sosyal Güvenlik sistemi ve sosyal Refah Devleti sayesinde bir anlamda barışmış, işsizlerin örgütlenme haklarını, sosyal güvenlik hakkını tanıyarak kapitalist sistemin kendini yeniden üretmesini ve ulus devleti güvenceye almıştır, demek sanırım abartı olmayacaktır.

Bu saptama elbette ki gelişmiş kapitalist ülkelerde işsiz, aç, gelecek güvencesi olmayan hiç kimsenin kalmadığı anlamına gelmemektedir.Aksine, Dünyanın önde gelen büyük şehirlerindeevsiz, düzenli bir geliri olmayan ve mafya ekonomisinin vurucu gücünü oluşturan gruplar ortaya çıkmıştır. 4

C. NEO-LİBERAL SALDIRI VE SOSYAL GÜVENLİK HAKKININ TASFİYESİ
1980'li yıllarla birlikte artan neo-liberal saldırı, sosyal refah devleti kavramıyla birlikte Sosyal Güvenliği de kendisine hedef olarak seçmiştir. Neo-liberal akımın temsilcilerine göre Ancak elli yılı aşan bir tatbikattan sonra, sosyal güvenlik alanına devletin müdahalesinin başarısızlıklarının mevcudiyeti yani sosyal güvenliğin bir yasal devlet monopolü olarak düzenlenmesinin de bazı sakıncalar doğurduğu, artık tüm dünyadaki sistemlerin krize girmesi ile anlaşılmıştır.... bir yasal devlet monopolünün sosyal sigortalar alanında yaratılması halinde; kaynakların piyasaya göre değil, sosyal seçime daha doğrusu seçmen çoğunluğunun tercihlerine göre tahsisi kaçınılmazdır. 5

Aslında gerçek amacın Sosyal Güvenlik fonlarında biriken sermayeye bu yolla el koymak olduğunu ise Mercedez Bnz Stattgat Yönetim Kuruluüyesi Dr. Kurt S Coruk Aslında çok dahahızlı küreselleşebilirdik, fakat iki önemli engelle karşılaştık bu süreçte: Demokrasi ve trilyonlarca dolar değerindeki emeklilik fonlarının kamu, yani ulus-devletlerin kontrolünde olması. Doğrudan yatırımların veya bir başka deyişle sanayiin küreselleşmesi için gerekli adımları zaten yıllardan beri kat ediyoruz. Ama artık, bizim için asıl önemli olan, Şnansal sermayemizi küreselleştirebilmek. Yani borsalarda işlem gören hisse senetlerimizinprim yapması ve böylece bilanço varlıklarımızın, sermayelerimizin bilanço değerlerinin giderek daha da büyümesi, büyümesi...

Fakat bunun için borsalara sürekli para girişi yapılması gerekiyor ve bu para da emeklilik fonlarında yatıyor. Bu emeklilik fonları (pension funds) özel aracı kurumların emrine tahsis edilecek olursa, borsalara kanalize edilecek ve biz daha da zenginleşeceğiz 6 sözleriyle oldukça net ifadelerle açıklamıştır.

Sosyal güvenliğin piyasa teslimini savunanlaragöre (1) Sosyal güvenlik alanında yasal kamumonopolü uygulamasına son verilmeli ve sistemözel kesimin rekabetine açılmalıdır. (2) Sosyalgüvenlik sisteminin yeniden bölüşüm amacıile kullanımından sakınılmalıdır. (3) Sosyal sorumlulukyerine, bireysel sorumluluğun esas olduğu dikkate alınarak sistem yapılandırılmalıdır.(4) Sosyal güvenlik içerisinde yer alan sosyalyardımlar yani kamu hizmeti belli bir baskı gurubunudeğil, tüm yoksulları hedef almalıdır. (5)Ancak, bir güvenlik ağı kurularak sosyal risklerkarşısında bir minimum geçim düzeyi geçici olaraktoplum tarafından sağlanmalıdır 7

D.DÜNYA BANKASI SOSYAL GÜVENLİĞİNTASFİYESİ VE YOKSULLUĞUN YÖNETİLMESİ
Sosyal Güvenlik Sisteminin özelleştirilmesinin enönemli destekleyicileri arasında IMF ve DünyaBankası bulunmaktadır. 8

Bu yolla bir yandan Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının fonlarına el konulurken bir yandan da Sosyal Güvenlik sistemleri adım adım tasfiye edilerek yoksulluğun yönetilir kılınması gerçekleştirilmek de istenmektedir.

Program aslında oldukça tutarlı bir şekilde birbiriyleilgisizmiş gibi görünen ancak tam aksine birbirini tamamlayan adımlardan oluşmaktadır.

Bu yaklaşıma göre; siyasal iktidarın teorik düzeyde de olsa seçimle belirlendiği sistemlerde siyasetçiler, partizanca tutumları, seçmen çoğunluğunu memnun etme kaygısıyla izledikleri popülist politikalarla piyasanın işleyişini bozmaktadır.

Bu nedenle siyasilere hesap verme esasına dayalı bürokratik devlet yapısı Yönetişim (goverrance) yaklaşımı temelinde yeniden yapılandırılmalı,devlet yönetimi adım adım siyasi otoriteden bağımsız kurullara terk edilmelidir. 9

Siz buna yasamanın özelleştirilmesi ya da Siyasal ve Yönetsel iktidarın bu kez açık biçimde sermaye kesimine 10 teslimi de diyebilirsiniz.

Aynı mantığa göre Sosyal Güvenliğin kamusal bir faaliyet olarak yürütülmesi kaynakların piyasaya göre değil, sosyal seçime daha doğrususeçmen çoğunluğunun tercihlerine göre tahsisi kaçınılmazdır. Örneğin Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin nüfusun % 75'ini kapsadığı düşünüldüğünde, seçmenlerin ... ünün sosyal güvenlik sistemine taraf oldukları anlaşılır.

Bir başka deyişle, sosyal güvenlik sisteminin varlığı çoğunluğa, kendilerinden daha zengin oldukları na inandıkları azınlığın gelirine el koyabilmek için yasal yani meşru bir gerekçe sağlamaktadır. Böylece devletin sosyal güvenliğe müdahalesi, piyasa mekanizmasının başarısızlığını çözmek yerine, sisteme sosyal seçim mekanizması nı yani genel oyu ikame ederek israfayol açmaktadır. 11 o halde sosyal güvenliközelleştirilmelidir.

Devletin üretim sürecinden çekilip asli görevlerine dönmesi, tezi sıkça işlenmiştir. Küçük ölçekli üretim ve el zanaatları projeleri, ihracata dönükşirketlere taşeronluğun teşŞki, cemaat sistemine dayalı eğitim ve güvenlik gereksinimlerinin, mikro milliyetçilik, cemaatçilik, hemşehricilik gibi alt kimlik gruplarına aidiyetle giderilmeye çalışılması , yoksullukla mücadele adı altında, fak fuk fon benzeri sosyal fonların devreye sokulması, uluslar arası yardım kuruluşlarının bu sosyal fonları projeler temelinde desteklemeleri ve bu yardım kuruluşları aracılığı ile Cemaat Yönetimlerinin oluşturulması yoluylayoksulluğun en az maliyetle yönetilmesi hedefine ulaşılmak istenmektedir.12

Çağdaş bir sosyal güvenlik sisteminin güvencesi altında, bu güvenceyibir hak olarak gören, dolayısıyla da kendisinde talep erki bulan, bu erki sınıf temelli örgütlerde kullanabilme potansiyeli taşıyan bireylerden oluşmuş bir toplumda yoksulluğu yönetmek zordur.

Aksine Sosyal Fonlara, dolayısıyla ihsan!lara muhtaç edilmiş cemaatleştirilmiş, mikro milliyetçilikten hemşehriciliğe kadar bir dizi kimlikle atomize edilmiş bir toplumda, yoksulluk en az maliyetle yönetilebilir hale gelmiş demektir.

Bu politika sayesinde yoksulluğun nedenlerinin sorgulanmasına izin vermeden, yoksulluğun altı nda yatan nedenleri, IMF ve Dünya Bankası'nınuyum politikalarını, uluslararası Şnans kuruluşları na ödenen borç faizlerini, hiç gündeme getirmeden, medya kampanyalarıyla yoksulluğu yoksulların yeteneksizliklerine indirgeyerek, yardım kampanyaları düzenleyerek, bu kampanyalarda kadınların çocukların bir ekmek için nasıl birbirlerini ezdiğini televizyonlardan sergileyerek, yoksullukla mücadele ediyormuş gibi görünüp,yoksulluğu sür git en az maliyetle yönetmeniz de olanaklı hale gelecektir.

SONUÇ :
Neo-liberal saldırı etkinlik , kalite gibi pozitif kavramları kullanarak sosyal güvenlikte kamu tekelinin kırılması adım adım özelleştirilmeye geçilmesi,sağlık, hatta tüm sosyal risklerin metalaştırılması hedeŞ yukarıda özetlemeye (şemalaştırmaya demek daha doğru) çalıştığım çerçeve içerisinde anlam kazanmaktadır.

Siyasallaşmamış, güç olamamış bir işçi hareketinin sosyal güvenlik hakkının doğumunda olduğu gibi korunmasında geliştirilmesinde de başarılı olabileceğini söylemek ise olanaklı değildir.

Av. Murat ÖZVERİ

-
1 Murat Özveri, Yargı Kararları Işığında 506 Sayılı Yasa ve SosyalGüvenlik Selüloz İş Sendikası Eğitim Yayınları , 10, İzmit, 2000,s. 2

2 J.Berghman, Avrupa Birliğinde Sosyal Güvenlik?, Avrupada SosyalKoruma, ETUC-ETUI Konferansı Brüksel, 1996, Derleyen, AlessandraBosco, Martin Hutsebaut, Türk Harp İş Sendikası Yayını, s.40110

3 Berghman, a.g.m

4 Engin Yıldırım, Kürselleşme, Refah Devleti ve Risk Toplumu , Küreselleşmenin İnsani Yüzü, Der.Veysel Bozkurt, Alfa 2000 s. 75

5 Güneri Akalın , Sosyal Güvenlik Sistemimiz Sorunlar ve ÇözümÖnerileri ,WWW. , libaral ? dt. Org. Tr. / dergiler / sayı l 18

6 Erdem Erdenk, Sosyal Güvenlikte Özel Model Kavramı ve Uygulamaları , Selüloz İş Dergisi, Mart 2002, sayı, 70, s.14

7 Akalın, a..g..m

8 Güzel, A Türkiye?de Sosyal Güvenlik Sistemi İçin Yeni Bir Örgütlenme Modeli , Cumhuriyetin 75. Yılında Endüstri İlişkilerinde veEmek Piyasalarının Düzenlenmesinde Devletin Rolü ve işlevleri,Türk Endüstri İlişkileri Derneği Yayını, 1998 s.275

9 Birgül Ayman Güler , Devletin Yeniden Yapılandırılması Üzerine Oknos Cilt 4, Sayı 1 s, 16

10 Güler,a.g.m

11 Akalın, a.g.m

12 Bu projenin nasıl başarıyla Aşağı Sahra Afrikasında, Güney-Doğu Asya, Latin Amerika da yaşama geçirildiğini izlemek içinbkz. Michel Chossudovsky, Yoksulluğun Küreselleşmesi, İstanbul1999