Sendikamız Orta Anadolu Şubesi 11. Olağan Genel Kurulunu Gerçekleştirdi
Orta Anadolu şubemizin Genel Kurulu 3 Mart 2018 tarihinde yapıldı. Genel Kurul sonunda yapılan seçimlerde Talih Kocabıyık şube başkanlığına seçildi.
Genel Kurula sendikamız Genel Başkanı Nurettin Akçul, Genel Sekreter Tamer Küçükgençay, Genel Mali Sekreter Zekeriya Aydın, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Yasin Karatay, Genel Toplu Sözleşme ve Mevzuat Sekreteri H.Hüseyin Gürbüz, Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ahmet Çümen, sendikamıza bağlı şubelerden başkanlar ve yönetim kurulu üyeleri katıldı.
Sendikamız şube başkanlığının bulunduğu Nallıhan ilçesi Çayırhan Mahallesi Park Termik Sosyal Tesisi'nde gerçekleştirilen, Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Tamerküçükgençay’ın yaptığı kongrede, Şube başkanlığına Talih Kocabıyık, şube başkan vekilliğine Şenol Eliustaoğlu, şube sekreterliğine Selim Aslan, şube mali sekreterliğine Davut Kaya, şube teşkilat sekreterliğine de Ersoy Ovaz seçildi.
Sendikamız Genel Başkanı Nurettin Akçul burada yaptığı konuşmada Afrin şehitlerimize, 15 Temmuz şehitlerimize, Soma'da ve madenlerde şehit düşen emekçilerimize rahmet diledi ve şube genel kurulunun hayırlı olması temennisinde bulundu.
Kongrede konuşma yapan Genel Sekreter Tamer Küçükgençay ise şunları söyledi:
"Sayın Kaymakamım, Sayın Belediye Başkanım,Sayın TKİ Genel Müdürüm,Sayın Genel Başkanım,İşletmemizin Değerli Müdürleri,Siyasi Partilerin Değerli İlçe Başkanları ve Yöneticileri,İlçelerimizin Değerli Oda Başkanları ve Sivil Toplum Örgütlerinin Değerli Yöneticileri,Genel Merkez Yönetim Kurulu Arkadaşlarım,Maden-İş Şubelerinin Çok Değerli Başkan ve Yöneticileri,Değerli Temsilci Heyeti,Basınımızın Değerli Mensupları,Siz Çok Değerli Delege Arkadaşlarım,Orta Anadolu Şubemizin 11. Olağan Kongresine hoş geldiniz.
Değerli Delegeler,
Ülke gündemimizin en önemli konusu şu an ordumuzun Afrin’e yönelik düzenlediği Zeytin Dalı harekatı.
Sınırımıza yuvalanmış, ülkemize kast eden, birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışan, kanımıza canımıza toprağımıza saldıran acımasız bir terör örgütü olan PYD/PKK’nın kökünü kazımak adına, ordumuz canla başla mücadele veriyor.
Bizler için, vatan için gözünü budaktan sakınmayan kahraman askerlerimiz, tarihinde olduğu gibi Zeytin Dalı harekatında gösterdiği başarıyla, yine destan yazmaktadır. Terör örgütlerinin kökü kazınıncaya kadar da mücadelemiz sürecektir.Bizler ordumuzun yanında ve arkasındayız. Bize düşen görev ne olursa olsun gözümüzü kırpmadan yapmaya hazırız.Yıllarca teröre kurban vermiş bir millet olarak, acımızı anlamayan ve teröre destek veren bütün odakları da lanetle kınıyorum. Ülkemiz üzerinde oynanan kahpe oyunlar, bu köklü milleti asla bölemeyecek ve dış mihrakların idealleri gerçekleşmeyecektir.
En şerefli ve en kutsal olan şehitlik mertebesine ulaşan bütün askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Değerli Delegeler,
Şubemiz sınırları içerisinde olan Adularya’da, 5 yıldır devam eden bir örgütlenme süreci var. Burada işverenin tavrından kaynaklanan pek çok sıkıntı yaşanıyor. İşçilerin maaşları ödenmiyor, işyerinde toplu sözleşme kural tanınmadan uygulanmıyor. Bununla ilgili yasal süreç başlatıldı. Arabulucu toplantılarından sonuç alınmadı, hatta işveren tarafı bu toplantılara katılmadı bile. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili dava süreci başlayacak. Biz sendika olarak işverenin bu tavrına karşı üyelerimizin yanındayız ve mücadelemizi sürdürmeye devam ediyoruz. Buradan hükümete sesleniyorum, acilen Adularya çalışanlarının sorunlarına çözüm bulun.
Değerli Delegeler,
Basından da takip etmişsinizdir, yine büyük bir özelleştirme ile karşı karşıyayız. 14 tane şeker fabrikasının satış tarihi belli oldu. Ülkenin en önemli fabrikaları yangından mal kaçırır gibi tek kalemde satılacak. Özelleştirme adı altında yapılacak satışla birlikte Anadolu’daki bütün verimli şeker fabrikaları satılmış olacak. Bu büyük satış sonrasında Anadolu topraklarında şeker pancarı üretimi büyük bir tehlikeye girecek. Zaten önlenemeyen göç, bu fabrikaların satışıyla birlikte daha da artacak. Pancar çiftçiliğinin bitirilmesi ile birlikte şekerde dışa bağımlılık ortaya çıkacak.
Avrupa’da pancar üretiminde söz sahibi olan Almanya, Fransa, Hollanda ve Polonya bile şeker fabrikalarını gözü gibi korurken, bu özelleştirme ile devletin 25 şeker fabrikasının 14’ü satılmış olacak. Sendika olarak Şeker-İş Sendikası’nın özelleştirme karşısındaki mücadelesine destek veriyor, şeker fabrikalarının satışına kesinlikle karşı çıkıyoruz.
Değerli Delegeler,
Çalışma hayatının en önemli konusu olan işçi sağlığı ve güvenliği uygulamalarındaki eksikler ve yetersizlikler de gündemimizdeki yerini hala koruyor.Özellikle en tehlikeli ve riskli çalışma koşullarının yaşandığı maden ocakları için, bu konu ayrı bir önem arz ediyor. Biliyorsunuz Soma’da yüzlerce emekçimizi şehit verdik ve acılara boğulduk.
Sadece Soma’da değil, coğrafyamızın hemen hemen her bölgesinde madenlerde ölümler devam ediyor. İş kazaları ve ölümler sadece madenlerin değil, bütün iş kollarının kanayan bir yarası maalesef. Madenlerde ve bütün iş kollarında yaşamını yitirmiş işçi kardeşlerime Allah’tan rahmet diliyorum. Son dönemlerdeki işçi sağlığı ve güvenliği uygulamalarındaki bazı gelişmeler, maalesef yaşanan kazalar ve ölümlerden sonra oldu. Hukuksal boyutta ve iş yerlerinde yeniliklere gidildi, kısmi bir çaba gösterildi. Ama bu çaba ne hukuksal boyutta ne de uygulamada yeterli oldu.
Gelişmekte olan ülkemizde, gün geçtikçe üretim artıyor, teknoloji gelişiyor ve standartlar yükseliyor. Bu gelişmelere paralel olarak iş kazalarında da azalma eğilimi olması gerekirken, iş kazalarında hala Avrupa birincisi olmamız ise çelişkinin boyutunu gözler önüne seriyor.
Değerli Delegeler,
Hayattaki en kutsal varlık insandır. Irkı, cinsi, dili, yaşı kaç olursa olsun, herkesin yaşam hakkı güvence altına alınmalıdır. Bu konuda biz sendika olarak üzerimize düşen bütün sorumlulukları alıyoruz ve almaya da hazırız ama, sadece bizim çabamız yeterli değil.
Yasaların tam anlamıyla uygulanması, işverenin de üzerine düşeni hakkıyla yapması gerekiyor. İşyerinde alınacak önlemlerin maliyet unsuru olarak görülmesi, kısa vadede işverene mantıklı gibi gelse de, uzun vadede yaşanabilecek kazalarda, bu düşüncenin ne kadar mantıksız ve hesapsız olduğu ortaya çıkıyor. İşveren, insan hayatının güvencesini maliyet unsuru olarak görmekten vazgeçmelidir. Devlet de yaptırımlarıyla, denetimleriyle ve keseceği cezalarla işçinin yaşama ve sağlıklı çalışma hakkını güvence altına almalıdır.
Maden işçileri kaderlerinde ölüm var denilerek ölüme terk edilmemelidir. Herkes bir kere ölür, maden işçisi ise her gün ölür. Onu öldürense bugün ocaktan sağ çıkar mıyım düşüncesidir.
Yeterli ve eksiksiz uygulanacak iş güvenliği önlemleri, madencilerimizin yaşam sigortasıdır. Bunu, sıfır iş kazasıyla başaran başka ülkeler varsa, bizim madencilerimizin ölümü fıtrattan değil, alınmayan ve önemsenmeyen iş güvenliği uygulamalarındandır.
Değerli Delegeler,
Madencilik kolunda örgütlenmiş, bu sektörde 1958 yılından beri hizmet veren bir sendikayız. Bugüne kadar işçi sınıfı için var olduk ve onlar için gerek sokaklarda, gerek madenlerde, gerek mecliste, gerekse TİS masalarında mücadele ettik. Her zaman olmasa da, çoğu zaman elde ettiğimiz kazanımları örgütlü mücadelemiz sayesinde kazandık. İş kolumuzu ilgilendiren ve bu alanda üretim yapan bütün işçilerimize ulaşmaya çalıştık ve hala da bu çalışmalarımız süratle devam ediyor.
Sanayileşen toplumumuzda köle gibi çalıştırılmak istenen işçi sınıfının haklarını alabilmek adına birçok bedel ödedik ve ödemeye de devam ediyoruz. Maalesef darbelerin yaşandığı ve demokrasinin, sendikal hakların kesintiye uğradığı, hatta tamamen ortadan kalktığı dönemlerden geçtik. Sermaye sahipleri tarafından, sendikal mücadele ve örgütlü işçi sınıfı olarak ortadan kalkması gereken kurumlar olarak görüldük.
Örgütlenmeleri ve sendikal kültürü yok etmek için uğraşan sermaye sahipleri, nihai emellerine ulaşamadı. Belki istediğimiz seviyeye henüz ulaşamadık ama işçi sınıfının varlığını da hiç yok saydırmadık.
Büyük çabalarla binlerce işçimize ulaştık ve Maden-İş ailesini büyüttük. Üyelerimizin beklentilerini hep göz önünde bulundurduk. Onların sesi olduk. Ailemizi genişletmeye ve sömürü düzenine karşı mücadele etmeye de devam edeceğiz. Örgütlü mücadele dışındaki bireysel hiçbir mücadelenin başarılı olduğuna şahit olmadığımız için, birlik beraberlik ve işçi sınıfı adına yapılması gereken ne varsa, yapmaya da devam edeceğiz.
Yaşasın örgütlü mücadele, yaşasın Maden-İş!
Değerli Delegeler,
Burada sözlerime son verirken genel kurulumuzun işçilerimize, sendikamıza, çalışma hayatına hayırlı olmasını diliyor, kazasız belasız sağlıklı günler diliyorum".
Kongrede başkan seçilen Talih Kocabıyık da delegelerin kendilerine güvenip, önemli sorumluluk yüklediğini belirterek "Bu anlamda verdiğiniz yetki ve sorumluluk çerçevesinde hiçbir işçi kardeşimiz, arkadaşımız mağdur olmayacak. Buna asla müsaade etmeyeceğiz" dedi ve delegelere teşekkür etti.