Madencinin Gözü Karalığı Kömürden Değil, Sahip Olduğu İnanç ve İnsan Sevgisindendir
Ülkemiz, 6 Şubat'ta son yılların en büyük afetiyle karşı karşıya kaldı ve maalesef asrın felaketi olarak tarihe geçti. Elli bine yakın vatandaşımız Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybederken, binlerce vatandaşımız yaralandı. Depremin ilk anında enkaz altında hayata veda eden de oldu 11. günde kurtulan da. Depremin şiddeti ve etkilediği alan bakımından 11 şehrimiz neredeyse yerle bir oldu . Çok büyük bir sınavdan geçtik ve bu sınavın faturası manevi ve maddi olarak çok ağır oldu.
Soma faciasını ve daha nice faciaları yaşamış bir sendika olarak, enkaz altındakilerin ve depremzedelerin durumlarını, herkesten bir nebze daha yoğun hissettiğimizi düşünüyoruz.
Deprem haberini aldığımız ilk anda yola düştük ve sendika olarak, madenciler olarak ne yapabiliriz bunun muhakemesine girdik. Devlet ve işverenlerle koordinasyon halinde deprem bölgelerinde organize olduk ve arama kurtarma çalışmalarına başladık.
Madenciler ölmeyi de kurtarmayı da çok iyi bildiği için, korkusuzca ama profesyonellikten ödün vermeden, girilemeyecek denilen enkazlara girdiler. Bunu da bir yerlerden aldıkları talimatla ya da görev sorumluluğuyla yapmadılar. Vicdanları gereği, gönüllülük esasıyla, yaşama ve yaşatma refleksiyle risk aldılar. Madencinin gözünün karalığı kömürden değil, sahip olduğu inançtan, cesaretinden, insana olan sevgisindendir.
Bizler hep ağır trajedilerin aktörü olmuştuk. Şimdi depremin kahramanları diyorlar. Keşke deprem hiç olmasaydı ve insanlar ölmeseydi de, ne biz trajediyle anılsaydık, ne de kahramanlıkla.
Selde, yangında, depremde ve bütün afetlerde bizi kahramanlaştıran halkımıza sonsuz minnetlerimizi sunuyoruz.
Yıllarca ölen biz maden emekçileri artık yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Hak ettiğimiz değeri almak, insanca muamele görmek istiyoruz. Önümüzde Kamu ve Özel TİS görüşmeleri var.
Biz hiçbir şeyi karşılık bekleyerek yapmadık ama artık değerimizin karşılığını görmek istiyoruz.
Bizim sendika olarak taleplerimiz ve beklentilerimiz belli. Üyelerimizin beklentilerine denk düşen toplu iş sözleşmesi istiyoruz.
Bugüne kadar örgütlü olduğumuz kamu kurumları ile özel sektör yöneticilerine, kamu işveren sendikasının temsilcilerine hep yapıcı bir diyalog içinde, haklı taleplerimizi aktardık. Bundan sonra da afaki bir şey istemiyoruz. Ödül ya da teşekkür de beklemiyoruz. Sadece hakkımız olanı talep ediyoruz. Dileğimiz ve beklentimiz emeğimizin karşılığını bulmasıdır. Her zaman uzlaşmacıyız ama mücadele de bizim geleneğimiz.
Temsil ettiğimiz işçilerin hakkını almak ve savunmak için kararlı bir duruş sergileyeceğiz ve bunu da maden emekçisi üyelerimizle birlikte yapacağız.