Genel Başkanımız Nurettin Akçul 1 Mayıs ile İlgili Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesine Demeç Verdi
HABER / DUYURU

Genel Başkanımız Nurettin Akçul 1 Mayıs ile İlgili Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesine Demeç Verdi

Türkiye Maden İş Sendikası -

Genel Başkanımız Nurettin Akçul, röportajda şunları söyledi:

"Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak tüm gücümüzle 1 Mayıs alanlarında olacağız. Üyelerimizin büyük çoğunluğu Soma'da; yaklaşık 13 bin üyemiz var. Teşkilatımızın tamamı 1 Mayıs'ın ne anlama geldiğini ve önemini bilir. Biz de tüm enerjimizle bugüne katkı sunacağız. 1 Mayıs, sadece çalışanların değil, işsizlerin ve sistemin mağdur ettiği herkesin günüdür. O gün verilecek mesajlar önemlidir ve ilgililer tarafından ciddiye alınır. Ergün Atalay'ın liderliğinde verilecek mesajların da son derece değerli olduğunu düşünüyoruz.

'İşçi sınıfının mesajı nettir: Vergide adalet, kadroya geçemeyen taşeron işçilerin kadroya alınması, yaklaşan kamu sözleşmeleri... Bu konular görüşülmeye devam ediyor. Bugüne kadar birikmiş ne kadar sorun varsa, hepsi 1 Mayıs'ta dile getirilecek. Sadece işçilerin değil, yoksulların ve emeklilerin sorunları da alanda ses bulacak. Onlar da orada olacak. Amacımız; olaysız, kamuoyunu rahatsız etmeyecek şekilde, bize yakışır bir 1 Mayıs kutlamak. Görüşmeler oldu ama diğer konfederasyonlarla maalesef bir araya gelinemedi. Keşke hep birlikte aynı yerden ortak bir ses versek.

'BU SÜRECİ TÜM YAPILAR BİRLİKTE ÇÖZEBİLİR'

'Geçinemiyoruz' sloganı bu yılın en temel başlıklarından biri olacak. Artık iyi maaş aldığını düşündüğümüz arkadaşlarımız bile geçinemiyor. Piyasada büyük bir pahalılık söz konusu. Esnaf alışveriş zincirinin son halkası. Ürün tarladan çıkıp markete gelene kadar fiyatı 5-10 kat artıyor. Karpuz tarlada 1 lirayken, markette 40 liraya satılıyor. Bu zincirin kontrol edilmesi gerekiyor. Cezalar ve yaptırımlar ağırlaştırılmalı. İnkâr edilemeyen bir maliyet artışı var. Bu nedenle maliyetleri hesaplamak da giderek zorlaşıyor. Açıkça söylemek gerekirse, bugüne kadar gördüğüm en zor dönemden geçiyoruz. Bu süreci yalnızca hükümet değil, muhalefet, sendikalar ve tüm örgütlü yapılar birlikte çözmek zorunda.

'ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDE YASAL SORUNLAR VAR'
"Örgütlenme de en temel gündem maddelerimizden biri. Türkiye'de sendikalaşma oranı yüzde 16-17'lerde. Bu oran çok düşük, mutlaka artırılmalı. Taşeronlaşmadan ve düşük ücretlerden şikâyet ediyoruz ama bu sürecin en mağdur kesimi, aynı zamanda örgütlenmekten en çok çekinen kesim. İnsanlar sendika kapısının önünden geçemiyor çünkü işveren müdahalesiyle hemen karşı karşıya kalıyorlar. İşsizlik tehdidi ile karşılaşıyorlar. Bu nedenle sistemin, örgütlenmenin önünü açması şart.

'Bize ulaşan çok sayıda çalışan, 'Sendikanıza üye olmak istiyoruz' diyor. Örgütlenmeye başlıyoruz, çoğunluğu sağlıyoruz. Ancak yetki için başvurduğumuzda asıl sorun başlıyor. İşveren, 'Ben burada sendika istemiyorum, bu nereden çıktı?' diyor. Yasadaki boşlukları çok iyi kullanıyorlar. Çoğunluğa itiraz edebiliyorlar. Oysa tüm çalışanların kimlik bilgileri ve hangi sendikaya üye oldukları Çalışma Bakanlığı'nın elinde. Yetkiyi veren de bakanlık. Ama işveren bizi değil, bakanlığı mahkemeye veriyor. Bir nevi bakanlığın kayıtlarına güvenmediğini söylüyor.

'Bu yetki davaları yıllarca sürüyor. 2-3 yıl sonra mahkemeyi kazanıyoruz ama bu süre zarfında işyerine döndüğümüzde karşımızda üye kalmamış oluyor. İşveren, üyelerimizi eritmiş oluyor. Bu, örgütlenmenin önündeki en büyük engel. Bunun önüne geçmek için mahkemeye taşınmadan önce hakem heyeti kurulabilir. Bakanlıktan, işverenden, Yargıtay'dan temsilcilerin yer aldığı 4-5 kişilik bir komisyon ile bu sorunlar kısa sürede çözülebilir."