DİRENİŞİN MERKEZİ YATAĞAN'DA COŞKULU 1 MAYIS MİTİNGİ
1 Mayıs sendikamız ile Tes-İş Sendikası Yatağan şubelerinin ortaklaşa organizasyonu ile yıllar sonraYatağan'dailk kez kutlandı.
Coşkulu geçen 1 Mayıs yürüyüş ve mitingine sendikamız genel merkezinden, Genel Sekreter Vedat Ünal, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri H.Hüseyin Yıldız, Genel Toplu İş Sözleşmesi ve Mevzuat Sekreteri H.Hüseyin Gürbüz ile Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ahmet Çümen de katıldı.
Belediye-İş Sendikası şubesinin organizasyona destek verdiği mitinge Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Muğla, Yatağan, Milas belediye başkanları, Tes-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Feridun Yükselir, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir de katıldı.
Kitlesel ağırlığını Yatağan'da 228 gündür özelleştirmeye karşı direnen sendikamız üyesi maden işçileri Tes-İş üyesi enerji işçilerinin oluşturduğu mitinge ayrıca, Soma'dan sendikamız üyesi maden işçileri, Tes-İş Sendikası üyesi enerji işçileri, İzmir'den Harb-İş Sendikası üyeleri ve Denizli Beyağaç'tan yeraltı maden işçileri de kitlesel katıldı. Garaj alanında yapılan coşkulu mitinge KESK, DİSK, TMMOB, ADD, CHP, İP, TKP, TGB ve Pir Sultan Abdal Derneği, Muğla Barosu, Tabip Odası veüyelerimizinaralarında bulunduğu yaklaşık 20 bin kişilik bir kitle katıldı.
Mitingde ilk konuşmayı sendikamız üyesi Nazan Özbey yaptı. Özbey özelleştirmeye karşı direnişteki kararlılıklarını dile getirdi.
Mitingde daha sonra sendikamız Yatağan ve Havalisi Şube Başkanı Süleyman Girgin konuştu. Girgin konuşmasında şunları söyledi:
'Sel-acirc;m meydanlarda özgürlük türküleri söyleyenlere-hellip; Alın terinin yüceliğine selam durana-hellip; Selam! Emperyalizme-hellip; Sömürüye-hellip; Kahrolsun diyene selam! Kahrolsun nasırlı yürekler ve yaşasın nasırlı eller diye bağırana selam! Ve meydanlardaki bayramın toplumda bayramlaşacağı günlere şimdiden sel-acirc;m!
Fabrikalarda, barikatlarda direnen işçi sınıfına bin sel-acirc;m! İşte engellenemeyen büyük sesin buluştuğu gün bugün. 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma günümüz kutlu olsun.1 Mayıs mitingine hoşgeldiniz.
11 yıl boyunca süren AKP diktatörlüğünde bir 1 Mayıs daha kutlamaya çalışıyoruz. Diktatörlük diyorum Tayyip Erdoğan özellikle kendi tabiriyle 'USTALIK' dönemi olarak adlandırdığı dönemde ülkeyi bir padişah gibi, bir diktatör gibi yönetmeye başladı-hellip; Öyle bir ülke olduk ki..Özgürlüklerin yok sayıldığı, Adaletin askıya alındığı, Ülkeyi yönetenlerin vicdanının kömürleştiği bir dönem bu dönem! Taşeronlaştırmanın hız kazandığı, taşeron işçilerinin AKP örgütlerine payanda yapıldığı, Taşeron işine kimlerin alınacağının AKP örgütlerince belirlendiği, insanların geçici işler için bile el etek öpmek zorunda bırakıldığı bir dönem bu dönem! Çocuklarımızın sokakta ekmek almaya giderken öldürüldüğü,
Genç, kadın, yaşlı, özgürlük talebini dile getirenlerin gaz kapsülleri ile gözlerinin çıkarıldığı, aklın, bilimin, insanlığın çöpe atıldığı, bir dönem bu dönem! Taleplerini Anayasal hakları çerçevesinde dile getirmek için sokağa çıkan işçi ve emekçilere kimyasal gazların, plastik mermilerin, ilaçlı suların sıkıldığı bir dönemdir bu dönem.!
Ama bu güç gösterisi bilin ki çaresizliktendir. İşçilerden, emekçilerden, halktan duydukları korkudandır. Nazımın da dediği gibi 'Hiçbir korkuya benzemez vatanını satanın korkusu. Ama biz biliyoruz ki tarih boyunca emekçiler, baskı rejimlerine karşı mücadele hakkını kullanmışlardır. Bugün de bizler bu hakkımızı kullanıyoruz. Kimi zaman caddeleri kapatarak, kimi zaman balkonlardan tencere tava çalarak, mücadele hakkımızı kullandık, diktatöre boyun eğmedik.
Evet dostlar, bizler Yatağan, Kemerköy, Yeniköy termik santralleri ve bunlara bağlı madenlerde çalışan işçiler olarak da mücadele hakkımızı kullanıyoruz. Bizler bu kavgayı sadece bu işletmelerde çalışan işçiler olarak, kendimiz için vermiyoruz. Biz, bu santralve madenler bu ülkenin yurttaşlarının malıdır diyoruz. Üç beş tane para babasına, yerli ya da yabancı şirketlere peşkeş çekilmesini istemiyoruz. Vatanseverlikten biz bunu anlıyoruz.Yurtseverliğin, halkın malının birkaç kişiye altın tepside sunulmasına karşı var gücümüzle mücadele etmek olduğunu biliyoruz. En son örnek Türkiye'nin milli savunma sanayisine malzeme sağlayan tek milli kuruluş olan BMC ihalesini kahkahalarla ve dalga geçercesine sattılar. Bizim kavgamız bunun içindir. Mücadelemiz hem Ankara'da, hem de burada, santrallerin önünde devam ediyor. Burada sizlere, Ankara'da Kurtuluş Parkı'nda nöbetlerini sürdüren işçi kardeşlerimin selamını iletiyorum.
Onlar memleket nöbetindeler. Başkent'te patronların ve iktidarın ensesindeler. Nasıl mücadele etmeyelim? Bakın geçtiğimiz günlerde Kemerköy ve Yeniköy santrallerinin ihalesini yaptılar. İki santrali 2 milyar 670 milyon dolara üçüncü boğaz köprüsü inşaatını da yapan İÇTAŞ firmasına sattılar. Oysa bu iki santralin sadece taşınmazlarının değeri 2,9 milyar dolardır. Santralleri ihale ettikleri tutar, mal varlığının, makine parkı ve sosyal tesislerinin değerinin bile altındadır. Dahası var:Santrallere bağlı, bizlerin toprağın altından çıkardığı kömür rezervleri tükenene kadar bu işletmeler devlet bünyesinde kalsa, devletin kasasına 12 buçuk milyar dolar daha para girecek.
Şimdi bu santralleri üç beş para babasına peşkeş çekmeye kalkıyorlar. Santralve kömür ocaklarının kurulum maliyeti, taşınmazları ve mevcut kömür rezervi bitinceye kadar Devlet bütçesine girecek olan paranın ve bunların toplamının 1/6 (altıda biri) fiyatına bir yandaşa sattılar. 1 Mayıs kürsüsünden bir kez daha ilan etmek istiyoruz. Santralleri alanı da satanı da teşhir etmeye devam edeceğiz. Ve bu santralleri kimseye teslim etmeyeceğiz. Yatağan işçilerinin sürdürdüğü mücadele, yürüttüğü direniş meşrudur. Bu mücadele tüm Türkiye halkının vicdanında yerini bulmuştur. Buradan AKP iktidarını bir kez daha uyarıyoruz:Ateşle oynuyorsunuz, bizden hükümete söylemesi-hellip; Bu santrallerin satışında ısrar ederseniz, Haziran Direnişi'ni mumla ararsınız. Buradan santralleri üç kuruşa kapattığını zanneden firma sahiplerine de sesleniyoruz:İhaleleri kazanmış olabilirsiniz. Ama ihaleleri kazanmanız, bu santralleri ve madenleri işleteceğiniz anlamına gelmiyor. Yatağan, Milas işçisinin ve halkının memleketin mallarını üç kuruşa kapatmaya çalışanları nasıl karşıladığını bilmiyor olabilirsiniz. Biz geçtiğimiz günlerde size yaptığımız eylemlerle bunu hatırlatmaya çalıştık. Buraya gelmeyin. Buraya gelip santrallere girmeye kalkmayın. Niyetlenirseniz 2000'li yıllara, daha önce bu santralleri almaya kalkanların karşılaştıkları olaylara bakın.
Değerli dostlar, tüm emek güçlerinden ve Muğla halkından bu mücadeleye daha fazla güç vermeleri istiyoruz. Bu mücadele sadece santral ve maden işçilerinin mücadelesi değildir. Bu mücadele çocuklarımızın geleceği için verilen mücadeledir. Bu mücadele ekmek, adalet, memleket mücadelesidir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.1 Mayıs birlik mücadele ve dayanışma günü kutlu olsun diyorum.'
Girgin'den sonra kürsüye Teş-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik geldi. Erçelik konuşmasında, '228 gün direndik. İster satın, ister kapatın, santraller bizim. Hiç kimse bizi yıldıramaz. Bizler emek ordusuyuz. İşimiz, aşımız, çocuklarımızın geleceği için mücadele ediyoruz. 17 Aralık'tan sonra bu hükümet şaibelidir. Sattıkları babalarının malı değil, ülkenin geleceğidir. Ancak santrallere ve madenlere giremezler. Santrallere ve madenlere ölümüzü çiğnemeden giremezler' diye konuştu.
Mitinge destek veren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 'Artık her yer Yatağan. Sizlere gezi direnişinde gençlerle mücadele eden avukatların, 84 bin emekçi avukatın selamını getirdim' diyerek, şunları söyledi: 'Yatağan Türkiye'nin namusudur. Yatağan'ı korumak tüm Türkiye'nin görevidir. 1 Mayıs'ı işçi ve emekçi bayramı yapıncaya kadar mücadele edeceğiz.'
Mitingde sendikamız adına Genel Sekreter Vedat Ünal konuştu.
Ünal coşkulu konuşmasında şunları söyledi.
Sınıf Kardeşlerim,Dostlarım,
Buradan, işçi sınıfının 1 Mayıs mücadelesinde başta 1978'de Taksim'de katledilen 34 sınıf kardeşimiz olmak üzere, işçi sınıfı mücadelesinde kaybettiğimiz, şehit verdiğimiz bütün sınıf kardeşlerimizi anmak istiyorum.
Taksim'i bir kez daha emekçilere, emek dostlarına kapatanları buradan protesto ediyorum. Bu ülke için üreten, o alan için şehitler veren, önceki yıllardaki kutlamaları barış havasında gerçekleştiren bu ülkenin onurlu emekçilere, emek dostlarına Taksim'i kapatıyorlar.
Bu anti-demokratik, emekçiye değer vermez tutumu protesto ediyoruz. İşleri satmak, peşkeş çekmek olanlar, alışmışlardı. Sandılar ki, kömür sahalarını, santralleri, paşa paşa yandaşa verecekler.Bizleri işimizden, aşımızdan edecekler, biz de alıştıkları gibi kuzu kuzu boyun eğeceğiz. Boğazımızı kesecek olanların bıçaklarını yalayacağız. Bunun asla olmayacağını bilmeleri gerekir. Bu maden işçileri, bu enerji işçileri itaate değil itiraza dayalı bir kültürden geliyor.
Haksızlık karşısında susmazlar, seslerini daha da yükseltirler. Baskı görünce boyun eğmez aksine, daha çok isyan ederler. Yağmaya gözlerini kapatmazlar, aksine yağmacılara ölümüne direnirler. Başlarına vurulunca ekmeklerini vermezler, ekmeklerini, işlerini hayatları pahasına savunurlar.Zulme sessiz kalmaz, tersine, zulüm edenlere savaş açarlar. Bu işçilerin, memleketini sloganlarla değil, taşını toprağını, işletmesini yağmacılara, emperyaliste karşı canı pahasına savunacak kadar seven işçiler olduğunu bilmeleri gerekirdi.
8 aylık direniş sürecinde onlara bunu gösterdiniz. İşyerlerinizin önünde gösterdiniz, yürüdünüz gösterdiniz, Ankara'ya geldiniz gösterdiniz, Meclis'e yürüdünüz gösterdiniz, Özelleştirme İdaresi'nin önünde direndiniz gösterdiniz.Tomalara, gazlara, mermilere rağmen gösterdiniz. Gösterdiniz ama hala anlamadılar. Bu işletmeleri birilerine bir odada ihale yaparak, aldım, verdim yapabileceklerini sanıyorlar. Sokaktaki, işyerindeki haklı direnişi hiçe sayıp odada, masada vereceklerini sanıyorlar.Kimin malını kime veriyorsunuz? Bu işletmeler bu halkın emeğiyle kuruldu. İşçilerin emeğiyle hayat buldu, kömür çıktı enerji oldu.Sizin verdim demenizle olacak mı? Hayır, arkadaşlar olmayacak. İşletmelerimizi verecek miyiz arkadaşlar? Onların verdim demeleriyle olmayacak. Bu özelleştirmeye karşı işletmelerimizi sonuna kadar sahip çıkacağız. Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak, başından beri sizlerin mücadelesinin yanında olduk. Her yerde yanınızda olduk.Sizler gaz yediniz, biz de yedik,
Sizler direndiniz biz de direndik. Biz dedik ki 'Bu Cumhuriyetin kalelerini vermemekte kararlıyız'.Maden ve enerji işçilerinin omuz omuza yürüttüğü mücadelenin sonuna kadar yanında, önünde olacağız dedik.Ve olduk. Asla yalnız yürümeyeceksiniz dedik. Hep sizlerle yürüdük. Türkiye Maden İşçileri Sendikası yönetim kurulu adına diyorum ki; Sizlerin kararlılığı bizim mücadele kararımızdır. Sizlerin direnci bizim sonuna kadar direncimizdir. Bir kez daha tekrarlıyorum:
Bu işletmelere sahip çıkacağız. Sonuna kadar sahip çıkacağız. Sizler de çıkacak mısınız arkadaşlar? Peşkeş çekenler de duysun. İşletmelerimizi verecek miyiz arkadaşlar?Ben de Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Sekreteri olarak, yönetim kurulumuz adına bir kez daha söz veriyorum: Bu mücadelenizde hep sizlerle, yanınızda ve önünüzde olacağız. Bu direniş, mücadele nereye kadar gidecekse biz de gitmekte kararlıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Mitingde son konuşmayı Tes-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Feridun Yükselir yaptı. Yükselir, sendika olarak bu direnişin sonuna kadar yanında olacaklarını dile getirdi