CEVHER-İŞ ŞUBEMİZİN GENEL KURULU YAPILDI
Cevher-İş Şubemizin genel kurulu 28 Şubat 2015 Cumartesi günü, Divriği Mengücek Otel Toplantı Salonu'nda gerçekleştirdi.
Genel kurula genel merkezden Genel Başkan Nurettin Akçul katılırken, sendikamız şube başkanları ve şube yönetimlerinden de yoğun katılım sağlandı. Divriği'de yapıyan genel kurula Ünye, Fatsa,Çayeli ve Kangal'dan gelen delegeler de katıldı.
Genel kurulun açılış konuşmasını Şube Başkanı Zekeriya Gültekin yaptı. Gültekin konuşmasında örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi ile ilgili sorunlara, taşeronlaştırma ve özelleştirme konularına değindi. Zekeriya Gültekin, şubedeki geçmiş 4 yılın da değerlendirmesini de yaparak konuşmasını bitirdi.
Şube Başkanı Zekeriya Gültekin'den sonra Genel Başkan Nurettin Akçul bir konuşma yaptı. Genel Başkan Akçul konuşmasında şunları dedi: 'Değerli Konuklar, Değerli Delegeler, Geride bıraktığımız 2014 yılı işçiler ve özellikle de biz maden işçileri açısından acı dolu bir yıl oldu. İşçiler ve özellikle de maden işçileri olarak iş cinayetlerine, facialara yüzlerce kurban verdik. Soma'da sendikamızın örgütlü olduğu Soma Kömürleri'nde 13 Mayıs 2014'te 301 maden işçisini dünyanın en büyük maden faciasına şehit verdik. 28 Ekim'de ise Ermenek'te su baskınında 18 maden işçisini şehit verdik. Geçtiğimiz yıl, sadece maden ocaklarında değil, inşaatlarda, tarım işkolunda, metalde yüzlerce işçiyi iş cinayetlerine kurban verdik. İş cinayetlerine, facialara kurban verdiğimiz kardeşlerimizi rahmetle anmak istiyorum. Allah bir daha böyle acılar, facialar yaşatmasın temennisinde buluyorum.
Değerli Arkadaşlar, Geride bıraktığımız dönem çalışma hayatı ve sendikalar açısından olumlu, umut veren gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmadı ne yazık ki. Örgütlü toplum yaratma yolundaki engellerin devam ettiği bir dönem oldu. Sendikal örgütlenme, ülkemizde örgütlenme mevzuatı nedeniyle sanki imk-acirc;nsızı üretmek gibi bir şey. Sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi yetki prosedürü bu yola girenleri caydırmak, bıktırmak için yapılmış sanki. İşverenlere, sendikal örgütlenmeyi kırmak için uzun bir süre ve bir sürü imkan tanıyor. Bir de işin içine hukuki süreç, yani yargı girerse süreç uzadıkça uzuyor. Ülkemizde örgütlenme mücadelelerinin çoğu, bu mevzuat nedeniyle temeli atılmış ama bir türlü sonlandırılamamış inşaatlar gibi kalıyor.
Değerli Delegeler, Ülkemizde ne yazık ki bu mevzuat yüzünden her 100 işçiden sadece 8'i sendika çatısı altında. Özel sektörde bu sayı 3'e düşüyor. Sendikal örgütlülük genişleyemiyor. Temsil yeteneği artamıyor. Bu mevzuat değişmedikçe, yargı sürecini kısaltacak çözüm bulunmadıkça örgütlenme gerçekten ülkemizde dünyanın en zor işi olarak kalacak. Bu nedenle sendikal hareketin önceliği bu örgütlenme mevzuatını sadeleştirme, demokratikleştirme örgütlenmeyi özgür kılma mücadelesi olmalıdır. Ama bu mücadele verilirken, örgütlenme mücadelesine de kararlılıkla devam edilmeli. Her koşulda örgütlenme çalışması yapılmalıdır.
Değerli Delegeler, Değerli Arkadaşlar, Sadece ülkemizde değil, hemen bütün dünyada, 2008 ekonomik krizinin ardından, çalışma hayatını esnekleştirmeye yönelik uygulamalar yoğunlaştırıldı. Bu çerçevede, standart, güvenceli istihdam yerine, düzensiz, güvencesiz, geçici istihdam biçimleri yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bu çerçevede, örneğin, istihdam büroları aracılığıyla kiralık işçilik getirilmeye çalışıyor. Kiralık işçiyi ise örgütlemek imk-acirc;nsız, Örgütlenmenin köküne kibrit suyu döküyor. Kiralık işçinin işvereni yok, kiralayan istihdam bürosu. Sendikalar açısından büyük tehdit. Yine, çağrı üzerine çalışma, eve iş verme gibi çalışma biçimleri de yavaş yavaş yerleştirilmeye çalışılıyor. Diğer yandan emeğin kazanımları birer birer budanmaya yok edilmeye çalışılıyor.
Örneğin kıdem tazminatı. Taşeron işçilerinin, özel sektör işçilerinin çoğu kıdem tazminatını alamıyor diye, fon kurmaya çalışıyorlar. Çözüm bellidir. Kıdem tazminatına hak kazanma süresini kısaltma, işçi alacaklarını, kıdem alacağını en öncelikli alacak haline getirmek. Yaptırımı artırmak. Bunları yapmıyorlar. Fon öneriyorlar. Önerdikleri sistem, bir kere kıdem tazminatını yarı yarıya azaltıyor. İşveren ile kıdem tazminatının bağını koparıyor. İşçinin işten çıkartılmasını kolaylaştırıyor. Ülkemizde fonların akibeti belli. Biz işçiler kıdem tazminatı fonuna asla ve asla evet demeyeceğiz. Kıdem tazminatına uzanan ellere ne yapılacağını, Türk-İş Genel Kurul kararları söylüyor. Biz Türk-İş'le beraber bu kararının sonuna kadar arkasında olacağız.
Değerli Arkadaşlar, Önümüzde sorunları çözmek, saldırılara karşı koymak için güçlü olmalıyız. Güçlü bir sendikamız, sendikal hareketimiz olmalı. Sendikalar, üyelerinin çıkarlarını koruyan, geliştiren politikalar üretebilmesi için, güçlü sendika olabilmeleri için olmazsa olmaz bazı özelliklere sahip olmalıdırlar. Bunlardan belki de ilki ve en önemlisi bağımsızlıktır. Sendika, bağımsız olmalıdır. Siyasi partilerden, iktidardan, devletten, ideolojik örgütlenmelerden bağımsız olmalıdır. Bağımsız olmayan sendika eninde sonunda tetikçidir. Bağımlı olduğu yapının tetikçisidir. Sendika ilkeli olmalıdır. Yani benzer durumlarda, şartlarda aynı refleksleri vermelidir. Sendikanın ilkeli olması aynı zamanda güvenilirliği için de önemlidir. Nasıl ki, hukuk devletinin işlerliği, vatandaşların devlete olan güvenini sağlıyorsa, Sendikanın ilkeli olması da, üyesinin, teşkilatının, toplumun güvenini sağlar. Sendika üyelerine, teşkilatının her birimine aynı mesafede olmalıdır. Bu da sendikanın güvenirliliğini artıran bir unsurdur.
Değerli Delegeler, Değerli Konuklar, Bir sendikanın, sendika organının güçlü olmasının başka olmazsa olmazları vardır. Sendika gücünü, birlik ve dayanışmadan alır. Temel gücü budur. Birlik, dayanışma bütünleşmeyi sağlar. Farklılıkları ön plana çıkartmak ayrışmayı, benzerlikleri, ortak noktaları ön plana çıkarmak bütünleşmeyi sağlar. Alt kimliklerimizi ön plana almak bizleri ayrıştırır, zayıflatır. Bütünleşme için benzerliklerimizi, ortak noktalarımızı, yani, işçi olmamızı, aynı sosyal tabandan gelmemizi, hüznümüzün, sevincimizin ortak değerler üzerinden yürümesini, ortak duyarlılıklarımızı ön plana çıkartmalıyız. İşçiler, üyeler olarak ne kadar birlik ve dayanışma içindeysek o kadar kırılmaz, eğilmez, bükülmez bir sendikal yapı oluşturulabiliriz. Güç bizdedir. Kendimizdedir. Bükülmemek, eğilmemek, haklarımızı dimdik savunmak için birlik ve dayanışma içinde olmalıyız.
Ben, bu duygularla, genel kurulumuzun, şubemize, sendikamıza, sendikacılık hareketine ve ülkemize hayırlı sonuçlar getirmesi dileklerimle saygılar sunuyorum.'
Konuşmaların ardından divan seçimine gidildi. Divan başkanlığına Genel Başkan Nurettin Akçul getirilirken, Adil Bölükbaşı ve Gülhahmet Güven divan başkan yardımcılığına seçildi. Divan yerini aldıktan sonra, Divan Başkanı Genel Başkan Nurettin Akçul, gündemi genel kurulun onayına sundu. Gündem oy birliği ile kabul edildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuklar takdim edildi. Daha sonra zorunlu organlara aday müracaatları alındı.
Aday müracaatlarından sonra, yönetim ve denetimin ibrası yapıldı. İbradan sonra divan görevini tamamlayarak, görevi seçim kuruluna devretti.
Yapılan seçimler sonucunda Zekeriya Gültekin yeniden şube başkanlığına seçilirken, şube yönetim, denetim ve disiplin kurulları şöyle oluştu:
Yönetim Kurulu: Zekeriya Gültekin Şube Başkanı, Hasan Basmacı Şube Başkan Vekili, Ogün Biçil Şube Sekreteri, Nevzat Yılmaz Şube Mali Sekreter, Hulusi Dağ Teşkilat Sekreteri.
Denetim Kurulu: Arif Keldal, Ünal Tuç, Necat Taş
Disiplin Kurulu: Levent Polat, Muammer Paslıkılıç, İhsan Uzunpınar.