BATI ANADOLU ŞUBESİ GENEL KURULU YAPILDI
YUSUF YAMAN YENİDEN ŞUBE BAŞKANLIĞINA SEÇİLDİ
Sendikamız Batı Anadolu Şubesi'nin genel kurulu 19 Nisan Pazar günü yapıldı.
Genel kurul sonunda yapılan seçimlerde Yusuf Yaman yeniden şube başkanlığına seçilirken, şube sekreteri Hüseyin Uslu genel kurulda yeniden aday olmadı.
Batı Anadolu şubesinin genel kuruluna Genel Başkan Nurettin Akçul başta olmak üzere genel merkez yönetim kurulu ile şube başkanlarının tamamı katıldı. Ayrıca, Hisarcık ve Kütahya şubeleri başta olmak üzere yakın şubelerin yönetim kurullarının tamamı da genel kurulda yerlerine aldılar.
Genel kurula ayrıca, Tavşanlı Kaymakamı, Tunçbilek Belediye Başkanı, bölgedeki siyasi parti ve kitle örgütlerinin, sendikaların başkan ve temsilcileri katıldı.
Genel kurulun açılışında genel merkez tarafından hazırlanan yaklaşık 10 dakikalık bir slayt gösterisi yapıldı.
Slayt gösterisinin ardından Şube Mali Sekreteri Reşat Aydın genel kurul yeter çoğunluğunun olduğunu belirterek genel kurulu açtı. Ardından, Şube Başkanı Yusuf Yaman'ı genel kurul açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti. Alkışlarla kürsüye gelen Yusuf Yaman konuşmasında, Türkiye'nin enerjisi, sanayisi için binbir emekle kömür ürettiklerini belirterek 'Biz, ülkenin bir bölgesindekiler gibi ürettiğimiz kömürden/enerjiden pay istemiyoruz. Biz ülkemiz, milletimiz, bütün Türkiye için üretiyoruz. Biz ülkemizi tek bayrak altında bir vatan, cumhuriyet olarak görüyoruz. Asla da bölünmesine izin vermeyeceğiz' dedi.
Yaman, konuşmasında sendika olarak özel sektöre karşı olmadıklarını, özel sektörün madencilik işkolunda teşvik edilmesini istediklerini belirterek 'Ama kamunun, devletin elinde halihazırda işletilen santral ve kömür sahalarının satılmasına, özelleştirilmesine karşıyız. Özel sektör, devletin elinde işletilmeyen sahalarda kömür üretsin, santral kursun çalıştırsın. Biz, sendika olarak bu işletmelerimiz de özelleştirilme sürecine sokulursa, tabii ki birleşerek bu özelleştirmeye karşı koyacağız, mücadele edeceğiz' dedi.
Yaman, konuşmasında Yatağan maden ve enerji işçilerinin özelleştirilmeye karşı verdikleri mücadeleyi de anarak, şube olarak bu mücadelenin hep yanında olduklarını söyledi.
Yaman'ın konuşmasının ardından genel kurula divan için bir önerge verildi. Oybirliği ile kabul edilen önerge sonrası genel kurul divan başkanlığına Genel Başkan Nurettin Akçul, divan başkan yardımcılığına Genel Sekreter Vedat Ünal, divan k-acirc;tipliklerine ise Genel TİS ve Mevzuat Sekreteri H.Hüseyin Gürbüz ile Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ahmet Çümen seçildi.
Genel Başkan Akçul, divan seçiminin ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi: 'Değerli Delegeler, Değerli Konuklar, sizleri şahsım ve sendikamız yönetim kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli Delegeler, Değerli Konuklar,
Bugün şubemizin genel kurulunu gerçekleştirdiğimiz Tunçbilek merkezli bu havza, kömür madenciliğinin okulu olmuştur. Linyit kömür madenciliğine kalifiye emek yetiştirmiştir. Bu havzadan yetişen madenciler başta Ege olmak üzere, ülkenin dört bir yanına dağılarak, ülkenin kömür ve maden üretimine katkı sağlamışlardır. Yani, bu havza maden işyerleri için, girişimcileri için kalifiye maden işçisi deposu olmuştur. Bu havza aynı zamanda linyit kömürü üretiminin öncüsü olduğu kadar, madencilik işkolunda sendikacılığın da öncüsü, okulu olmuştur. Kömürde Zonguldak'la birlikte bugünkü anlamıyla sendikal örgütlenmeler ilk bu havzada kurulmuştur. Bu havzada kurulan sendika bizim federasyonumuz olan, Türkiye Maden İşçileri Federasyonu'nun da kurucusu olmuştur. Linyit kömür üretiminin okulu olmuş, sendikacılığın okulu olmuş bir bölgede, üretim yapan siz maden işçisi kardeşlerimizle, delegelerimizle birlikte olmaktan gurur duyuyorum.
Değerli Arkadaşlarım,
Yerel seçimleri geride bıraktık. Türkiye, yerel seçim sürecini, tarihinde yaşanmamış bir gerilim ve kaos ortamı içinde geçirmiştir. Yerel seçimler nihayet sonuçlanmış, ama hepimizin izlediği gibi tartışmaları bitmemiştir. Yerel seçim olmasına karşın bir genel seçim gibi kampanyalar yürütüldü. Kampanyalarda kaos ve kargaşa, gerilim içinde her şey konu edildi. Ancak, tüm bu karmaşa içinde, emeği ile geçinenlerin sorunları gölgelenmiş, emeklinin, işçinin, memurun sorunları, artan işsizlik ve enflasyon, seçim meydanlarının konusu bile olamamıştır. Ülkemizin bir an önce bu ağır hesaplaşma sürecini geride bırakması ve ülkemizin gerçek gündemi olan işsizlik ve yoksulluğa çözüm aranması gerekmektedir. Geride bıraktığımız yerel seçimlerle ilgili bir tespiti daha belirteyim. Bu seçimler, çok partili hayatımızda en fazla sayımına itiraz, en fazla yeniden sayım ve iptalin yapıldığı seçimler oldu. Teknoloji gelişiyor, denetim gelişiyor, ama ülkemiz, 50 yıl öncesine göre, sayımına çok daha fazla itiraz edilen bir seçim yapıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Seçimler, demokratik rejimin temelidir. Seçimlerde oy kullanma ve oy sayımı konusundaki güvensizlikler, demokratik rejimi temelinden sarsar. Bu seçimlerde izliyoruz ki, sandıktan çıkan sonuca genel bir güvensizlik var. Partisini, muhalefetini, iktidarını ayırmadan söylüyorum. Gerçekten bir güvensizlik var. Bunu demokrasimizin bugünü ve geleceği açısından çok tehlikeli buluyorum. Vatandaş kullandığı oyun adresine gitmediğine inanmıyorsa, sözün bittiği yere gelmişiz demektir. Bunun için, seçimlerde oy kullanma ve sayımda mutlaka ve mutlaka tam önlem alınmalı, bunun sistemi oluşturulmalıdır.
Değerli Konuklar, Sevgili Delege, İşçi Kardeşlerim,
Tunçbilek bir okul dedim. Bir madencilik okulu, öncü bir okul. Aslında bütün kamu, maden işletmelerinin hepsi bir okul. Hepsi madencilik sektörüne kalifiye eleman yetiştiriyor. Yatırımlarıyla, üretim teknolojilerinin gelişmesine de öncülük ediyorlar. Aslında devletin elindeki maden işletmelerinin özelleştirilmesiyle sadece hazır kurulu maden işletmeleri, maden sahaları satılmıyor. Bu okullar da kapatılıyor. Biz, ısrarla diyoruz ki, madencilik sektöründe mutlaka ve mutlaka kamunun öncülüğü olmalı. Dünyanın hiçbir ülkesinde maden ve enerji sektörü tamamen özel sektöre terk edilmemiştir ve edilemez de zaten. Eğer devlet etkisini yitireceği biçimde maden ve enerji sektöründen çekilirse, ulusal ölçekte bir maden ve enerji politikasını ne geliştirebilir, ne de uygulayabilir. Ayrıca, özellikle enerji sektöründe kamu işletmeleri birer güvence, siboptur. Biz ülkeyi yönetenlere diyoruz ki; özel sektörü, maden ve enerji sektöründe özelleştirmeyle geliştirmeyin. Özel sektörü, gün ışığına çıkartılmayan maden sahalarına yatırıma teşvik ederek geliştirin. Biz, bu sektörde ısrarla özel sektörün teşvikini istiyoruz. Bazı madenlerin üretilmesine karşı çıkan, ülkenin çıkarlarına aykırı lobilere karşı duruyoruz. Ama şunu da açık biçimde diyoruz: Biz, özel sektöre değil, özelleştirmeye karşıyız. Özelleştirilmek istenen maden işletmelerinin özelleştirilmesinin bir tek geçerli nedenleri yok arkadaşlar. Karlı, verimli üretim yapan işletmeler. Onun için Yatağan'ın özelleştirilmesine karşı direniyoruz. Onun için Soma'nın, Tunçbilek'in ve diğer kömür işletmelerinin enerji santrallarının özelleştirilmesine karşı direneceğiz. Bu havzada sizler, ülkenin dört bir yanında üyemiz maden işçileri, ülkenin yeraltı servetlerini gün ışığına çıkartıyorsunuz. Evet, eskilerin dediği gibi, bu işi meşakkatle yapıyorsunuz. İşiniz çok zor. Daha önemlisi, riskli. Yeraltında göçükler, grizularla ölümle yüzyüze çalışıyorsunuz. Yerüstündekileriniz tozla, güneşle boğuşuyorsunuz. Evlerinizden helalleşip çıkıyorsunuz. Evinize akşam sağ-salim döndüğünüzde eşiniz, çocuğunuzun yüzünde güller açıyor. Sizinki çok zor bir emek, çok zor bir çalışma. Ama yıllardır, aldığınız ücret bu zorluğun, bu riskin, bu meşakkatin tam karşılığı oldu mu? Hayır. Yıllardır, çerçeve anlaşmalarının kıskacı içinde belirlenen ücret artışlarıyla, yüzünüz ücrette gülmedi. Çerçeve anlaşmasının sınırları içinde hep mak-ucirc;s talihinizi yaşadınız. Yönetim kurulu olarak bu dönem ne olursa olsun, ne pahasına olursun madencinin kaderini değiştirmek için mücadele edeceğiz dedik. Çerçeve anlaşmasının dışına çıktık. Sizlerin desteğiyle mücadele ettik, direndik. Uzun yıllar sonra ilk defa maden işçisinin hapsedildiği ücret çemberini kırdık. Sizlere, şube yönetimlerimize desteğiniz için teşekkür ediyorum. Sizlerin gücünü, desteğini yanımızda hissettikçe aşamayacağımız engel yoktur.
Sevgili Arkadaşlarım,
Bu dönem toplu iş sözleşmelerinde önemli bir adım attık ama elbette ki bir sözleşmede hedeflediğinize ulaşmak mümkün değil. Ama şu sözü size veriyorum: Yönetim olarak bundan sonraki toplu iş sözleşmelerinde de açtığımız bu yoldan ne pahasına olsun kararlılıkla yürüyeceğiz. Madencinin hak ettiği ücreti sonuna kadar alacağız. Bunun sözünü yönetim kurulumuz adına genel başkan olarak buradan veriyorum.'
Akçul'nun konuşmasının ardından saygı duruşu yapıldı, İstiklal Marşı okundu.
Genel Kurulu katılan konukların isimlerinin okunmasının ve zorunlu organlara aday olanların başvurularının alınmasının ardından kürsüye sendikamız Genel Mali Sekreteri Durmuş Düzgün geldi.
Düzgün genel kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi: 'Değerli genel başkanım, değerli divan kurulu üyeleri, yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım, değerli belediye başkanlarım, sendikalarımızın, siyasi partilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin değerli yönetici ve temsilcileri, genel kurulumuzu onurlandıran bütün değerli konuklarımız sizleri saygıyla selamlıyorum.
Genel kurulumuzu oluşturan değerli delege kardeşlerim, bu işletmenin tozunu, dumanını sizler gibi yıllarca yutmuş çilesini çekmiş, sizlerin içinden gelen, bir kardeşiniz olarak sizleri de yürekten bir sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, Değerli Delege Kardeşlerim,
Bir yerel seçimi daha acısıyla, tatlısıyla, gerilimiyle, coşkusuyla geride bıraktık. Genel Başkanım yerel seçim süreciyle ilgili olarak geniş bir değerlendirme yaptı. Ben bu konuya yeniden girmeyeceğim. Ben, sadece seçilen belediye başkanlarımıza başarılar dilemek istiyorum. Milletin oylarının karşılığı olan hizmetleri üretmeleri en büyük temennimizdir.
Uzun yıllar Batı Anadolu Şubemizin çeşitli kademelerinde görev yaptım. Seçildiğim, her görevi bir onur olarak kabul ettim. Bu görevlere layık olmak için elimden gelenin hep en iyisini yapmaya çalıştım. Temsilcilik yaptım. Şubemizin delegeleri, beni şube yöneticiliği, şube başkanlığı gibi onurlu görevlere getirdiler. En son Türkiye Maden İşçileri Sendikası'nın Genel Mali Sekreterliği görevine seçildim. Sizlerin ve üyemiz bütün maden işçilerinin hak ve çıkarlarını yönetim kurulundaki arkadaşlarımla korumak ve geliştirmek için sizlere layık olmak için bütün gayretimizle çalışıyoruz. Bu genel kurulda olan olmayan tüm delege arkadaşlarıma beni layık gördüğünüz, onurlandırdığınız görevler için teşekkür ediyorum. Ben bu işletmenin hemen her yerinde çalıştım. Yeraltında, açık ocakta, hemen her kademede çalıştım. Yaşadım ve bilirim. Maden işçiliği çok zor, zahmetli, sabır isteyen, riskli iştir. Maden işçileri yıllardır işlerinin zorluğunun, tehlikesinin karşılığı olan ücreti alamadılar. Ama sizler tıpkı işinizi yaparken olduğu gibi sabrettiniz. Ocakları ziyaret eden bakanlar, vekiller, size hakkınız olan ücreti almanız gerektiğini söylediler. Ama Ankara'ya dönünce unuttular. Siz yine sabrettiniz. Genel başkanımın da belirttiği gibi, biz yönetim olarak bu dönem sizlerin ücret konusundaki kötü kaderinizi ne pahasına olursa olsun değiştirmeye karar verdik. Şube yönetimlerimiz de sizlerden aldıkları güçle aynı kararlılığı ortaya koydular. Mücadele etmeye, direnmeye karar verdik. Çerçeve anlaşmasının imzalandığı gün genel başkanımız basına 'Maden işçileri için toplu iş sözleşmesi henüz bitmedi, maden işçisi hakkı olan ücreti almak için mücadele edecek' dedi. Sendika olarak çerçeve anlaşmasının dışında kaldık. Her dönem en fazla 7 ayda imzalanan ve üyelerimizin serzenişlerine yol açan sözleşme bu dönem 10 ay sonra imzalandı. Siz üyelerimizden hiç olumsuz tepki almağımız gibi, büyük destek gördük. Sizler bu süreçte hem bize destek verdiniz, hem de gecikmeye sabrettiniz. Sizlere desteğiniz ve sabrınız için ben de teşekkür ediyorum. Sonuçta ilk defa bazı ücret kalemlerini, hakları toplu iş sözleşmesine koydurmayı başardık. Vardiya zammını maden işçisine almak, mücadelemizde bize nasip oldu. Madencinin hapsedildiği ücret zincirini kırdık. Bundan sonraki toplu sözleşmelerde açtığımız bu yolda daha fazla hak almak için kararlılıkla yürüyeceğiz. Sadece ücret değil, bütün sorunları çözmek için mücadeleye devam edeceğiz. Bizler sizin için varız, sizler için bu görevlerdeyiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Allah utandırmasın diyorum.
Sendikamız üyesi Yatağan işçileri, enerji işçileriyle birlikte aylardır özelleştirmeye karşı direniyor. Sendika yönetimi olarak hep önlerinde, yanlarında olduk. İhalenin yapılacağı 10 Nisan günü yine Ankara'ya geldiler. Hep beraber yürüdük, basın açıklaması yaptık. Sendikamızın öncülüğünde Özelleştirme İdaresi'nin karşısında bekleme eylemi yapıyorlar. İhaleye girecek şirketleri ve ihaleyi yapacak Özelleştirme İdaresi'ni sürekli uyarıyorlar. Ben merak ediyorum. Bütün bölge özelleştirmeye karşı ve mücadele eden işçilerle birlikte. Kenetlenmişler. İhale yapılırsa alacak olan şirket nasıl gelip bu işletmeleri devralıp işletecek. Bu genel kuruldan direnen Yatağan işçilerine selam gönderiyorum.
Sevgili Delegeler,
Sizler yanımızda, arkamızda olduğunuz sürece, sendika olarak her düzeyde birik ve dayanışmamızı sağladığımız sürece inanın ki aşamayacağımız bir sorun yoktur. Bugüne kadar bu desteği hep verdiniz. Bundan sonra da vereceğinize, şubenize, sendikanıza sahip çıkacağınıza samimiyetle inanıyorum. Genel Kurulumuzun sendikamıza, Türk-İş'imize, bütün çalışanlara hayırlı sonuçlar getirmesi dileklerimle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.'
Batı Anadolu Şubesi genel kurulu sonunda yapılan seçimlerde şube yönetim, denetim ve disiplin kurulları şöyle oluştu:
Şube Yönetimi: Şube Başkanı Yusuf Yaman, Şube Başkan Yardımcısı Ali Koyuncu, Şube Sekreteri Reşat Aydın, Şube Mali Sekreteri Şeref Zeyrek, Şube Teşkilat Sekreteri Ahmet Meriç,
Denetim Kurulu: Yüksel Güvendiren, Ahmet Çevik, İzzet Uslu.
Disiplin Kurulu: Hayrettin Durak, Selami Karadeniz, Halil İbrahim Atak.