ARTIK PATRON -İŞÇİ YOK SOSYAL ORTAKLIK VAR. ESNEKLİK YOK GÜVENCELİ ESNEKLİK VAR
Bir konuyu anlatırken o konuya özgü, o konu özelinde özel anlamlar yüklenmiş kavramların seçilmesi terminoloji diye adlandırılan konuya özgülenmiş bir dil yaratır.
Yaratılan bu dil, konun net anlaşılması için zorunluymuş gibi gösterilse de çoğunlukla bu dil sayesinde kimi yalın basit gerçekler gizlenir, perdelemeler yapılır, gerçeklik çarpıtılarak sunulur.
Kapitalist bir ekonomide işçi işgücünü satar, işveren satın aldığı işgücünü kullanarak kar amaçlı bir organizasyon yaratır. İşverenin karının büyümesi ile işçinin ücretinin artması arasında ters bir ilişki vardır. İşveren elde ettiği kardan en azını işçiye ödemek isteyecek, işçi ise aksine ücretini dolayısıyla yaşam standardını yükseltmeye çalışacaktır.
Birbiriyle çelişen bu ilişkide ki çelişkinin örtülmesi, işçinin işverenin çıkarları doğrultusunda davranmasının sağlanması, hatta aralarında kader birliğinin var olduğunun söylenerek, işçi üzerindeki işveren denetimini doruğa çıkartacak yeni iş organizasyonlarının işçilerin seslerini çıkartmadan yaşama geçirilmesi için, yeni bir, yeni bir terminoloji yaratılarak işçilerin karşısına çıkılır.
Bu yeni terminolojide işçi, işveren, patron çalışan, amele kavramlarına yer yoktur. Bu kavramların yerine 'sosyal ortaklar kavramı kullanılmaya başlanır. Çok zorunlu olduğunda işçi yerine 'işgören demek tercih edilir.
Son yirmi yılda, işçiler açısından güvencesizlik, belirsizlik, yaşam standartlarında düşüş anlamına geldiği uygulamayla ortaya çıkan, işçiler üzerinde işveren denetimini daha ucuz ama daha etkili bir şekilde kurumsallaştırdığı, örgütlü işçi hareketini ortadan kaldırdığı eleştirilerine muhatap olarak deşifre olan 'esneklik üst başlığı değiştirilip önüne bir 'güvence kelimesi eklenerek, aynı kavram bu kez 'güvenceli esneklik adı altında sunulur.
İşveren dergilerinde denilir ki ' İş kanunları soyut bir kurallar dizini olmamalı, ekonominin gereklerine cevap verebilmelidir. Bir yandan çalışanlar korunacak, emek sömürülmeyecek, diğer yandan ise müteşebbislerin yatırım yapmaları, yapılan yatırımları büyütmeleri ve böylece istihdam yaratmaları teşvik edilecektir. Bunun içinde müteşebbislerin yatırım yapmalarını engelleyen nedenler arasında önemli yer tutan 'katı düzenlemeler in yerini 'güvenceli esneklik e bırakması gerekmektedir. (4857 Sayılı İş Kanunumuzda Esneklik Açılımları, Prof.Dr.Nurhan Süral, İşveren dergisi, Eylül 2007-Özel ek)
Kulağa ne denli hoş geliyor değil mi? Emek sömürülmeyecek, çalışanlar korunacak, yatırımlar aratacak istihdam yaratılması teşvik edilecektir. Kim bu güzel istemlere itiraz edebilir ki?
Peki iş hukuku yani işçiyi korumak için var olmuş hukuk ekonominin gereklerine nasıl uyum sağlayacaktır? Ekonominin en önemli gereği olan rekabet üstünlüğü için maliyetler nasıl düşürülecektir?
Bu soruların yanıtı da basittir. Belirli süreli iş sözleşmesinin önünde ki engelleri ortadan kaldır işveren istediği zaman istediği kadar işçi alsın çıkartsın çıkartırken de her hangi bir maliyet ödemesin. Alt işveren taşeron çalıştırmanın önündeki tüm engeller kaldırılsın. Vb.
Eskiden iş sözleşmesine icar-ı adem derler, işçiye de nefsini kiraya veren, sonra amele dediler, sonra işçi, şimdi işgören demeye başladılar. Eskiden patron velinimetti, işyeri ekmek teknesi, sonra patron baba oldu, sonra işveren, şimdi de sosyal ortak.
Rekabet ise hep ekonominin gereği idi. Hiç değişmedi, şimdi Çin den geleni moda. Çin ise sosyal ortaklardan birisi diğerini demir çekiçlerle döverek günde 20 saat çalıştırıyor. Bizde bu yasak. Yani mevzuatımız katı Ekonominin gereği yerine getirilmemiş. Hazırlanın işçilerin sömürülmesi kaldırılabilir. Kölelik, işçinin mülkiyetini de sahibine verdiğinden sömürü ilişkisi olarak sayılmaz.
Murat ÖZVERİ