Genel Başkanımız Nurettin Akçul 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresine Katıldı
HABER / DUYURU

Genel Başkanımız Nurettin Akçul 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresine Katıldı

Türkiye Maden İş Sendikası -

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde, "İş Sağlığı ve Güvenliğinde Koordinasyon ve İşbirliği" sloganıyla düzenlenen 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi 7 Mayıs 2018 tarihinde başladı.

Kongreye, sendikamız adına Genel Başkanımız Nurettin Akçul katıldı. Genel Başkan Akçul burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:


“Son günlerde dünyada, ülkemizi de yakından ilgilendiren önemli siyasi, ekonomik gelişmeler yaşanıyor.
Küresel ölçekli bir bunalımın tam ortasındayız.
Ülke olarak, içerde ve dışarda terör örgütlerinin imhası konusunda mücadele verirken, terör örgütlerini besleyen üst akıllar da, bir biriyle savaşın eşiğine geldi.
Olası bir kaosta ise, ülkemizin etkilenmemesi ve bu karmaşaya müdahil olmaması da, mümkün görünmüyor.
Ortadoğu’ yu bataklığa sürükleyen, kana doymayan ve ülkemizi de bu bataklığa çekmek isteyen, bütün aktörleri nefretle kınıyorum.
Ordumuz Pkk, Pyd, Fetö ve Daeş gibi hain terör örgütlerine yönelik destansı başarılar elde etti.
Öncelikle vatan savunmasında şehit olan bütün asker, polis ve tüm sivillerimizi rahmetle anıyorum.
Küresel çapta yaşanan bu gerilimlerin bir an önce son bulmasını diliyor, tüm insanlık için; refah, huzur ve barış arzu ediyorum.

Değerli katılımcılar,

Bizler dünyanın en zor iş kolu olan madencilik alanında örgütlü bir sendikayız.
Maden işyerleri, kendine özgü çalışma şartları ve tehlikelerinden dolayı şüphesiz en zor şartlara sahip bir sektör olduğu gibi, iş sağlığı ve güvenliği açısından da, kendi içinde riskleri en fazla barındıran bir sektör.
Bu sebeple, madencilik faaliyetlerinin iç hukuk açısından da, diğer işyerlerinden farklı bir disipline ihtiyacı vardır.
Bunun için de, maden sektörü ile ilgili oluşturulacak mevzuatın, işçiler ve işverenler açısından, etraflıca düşünülmeden, gerekli akademik çalışmalar yapılmadan, piyasa kuralları göz önüne alınmadan, işçi, işveren ve sendikaların görüşleri alınmadan, hayata geçirilmesi mümkün olmamalıdır.

Bugüne kadar iç hukuktaki düzenlemeler yeterli gibi görünse de, pratikte karşılığını bulmamaktadır.
ILO’nun 176 sayılı madenlerde iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesine de uygun olarak, iç mevzuatta gerekli uyum çalışmaları yapılmalı ve ‘Maden Kanunu’ başlığı adı altında derlenip, yeniden güncellenmelidir.
Her kazanın arkasında mutlaka insan ve sistem hatası vardır. Risk, mutlaka kaynağında bertaraf edilmelidir.
İşçi sağlığı ve iş yeri güvenliğini denetlemek sorumluluğunu taşıyan ve ücretini doğrudan işverenden alan denetim elemanlarının, bağlı bulunduğu o iş yerini objektif kurallar çerçevesinde denetleyebilmesinin mümkün olmadığı aşikardır.
Denetim mekanizmaları, özerk kurumlara devredilmeli, teknik nezaretçilerin ücretleri, bağımsız bir fondan karşılanmalıdır.
Yasaların, uygulanma ve denetim süreçlerindeki aksaklıklar giderilmelidir.
Alınacak tedbirler, işçiler ve işverenlerin hukukunu dengeleyici olmalıdır.
Sektörün önü tıkanmamalı, tam aksine, yatırımcının önündeki engeller de ortadan kaldırmalıdır.
İşe yeni alınan maden işçileri, uzun süreli ve geniş kapsamlı bir eğitimden geçirilmeden işe başlatılmamalıdır.
İş güvenliği alanında yapılacak ilk iş ve alınacak en önemli önlem eğitimdir.
Çünkü iş kazası ve meslek hastalıklarından korunmanın tek yolu, işin getirdiği riskleri tanımak, alınan önlemleri bilmek ve bunları uygulayarak tehlikelerden kaçınmaktır.

İşçiler açısından, 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu, gayet açık ve nettir.
Çalışanlar ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında, gerekli tedbirler alınıncaya kadar, çalışmaktan kaçınabilir ve çalışmama hakkını kullanabilirler.
İşçilerin kurallara uyma konusundaki isteksiz davranışlarının önüne geçilmeli ve yaptırımcı uygulamalar da hayata geçirilmelidir.
Bilgi, birikim ve sermaye yapısı bu sektöre elverişli olmayan işletmeler, maden ocağı işletmemelidir.
Parası cebinde her önüne gelen , kısa vadede kar mantığı güden yatırımcıların, bu sektöre girmelerinin önüne geçilmelidir.
Maden işletmeciliği define avcılığı değildir. Bilgi, birikim, sabır ve uzun vadeli hedefler gerektirir.
Mevcut haliyle sadece Ankara’da Genel Müdürlük olarak faaliyet gösteren MİGEM’in, madenlerin yoğun olduğu bölgelerde, taşra teşkilatı oluşturmak suretiyle, zamanında ve sürekli denetimi, mutlaka sağlanmalıdır.
Denetimlerde tespit edilen eksiklikler , vur abalıya anlayışıyla, sadece cezalandırıcı değil, yol gösterici de olmalıdır.

Kıymetli katılımcılar,

Hepimiz biliyoruz ki madencilik dünyanın en zor işi.
Özellikle yerin altında üretim yapmak kendi başına bir risk.
Adeta ayrı bir dünyada toprağın bağrından bir şeyleri söküp alıyorsunuz. Doğanın dengesiyle ve hafızasıyla oynuyorsunuz.
Dünyanın hışmıyla karşı karşıyasınız.
Her saniye, beklenmedik olağan dışılıklara açık ve sürprizlerle dolu.
Birim amirlerinin, özellikle çalışma alanındaki en ufak değişimi hissedebilme kabiliyet ve tecrübesiyle donanmış olması, büyük önem arz etmeli ve teşvik edilmelidir.
Aynı şekilde, işçilerin de attıkları her adımı adeta saymaları gerekmektedir.
Dolayısıyla, tüm çalışanların kendi aralarındaki dayanışma ve koordinasyonları süreklilik arz etmelidir.
Bir çok konuda olduğu gibi, iş güvenliği ve sağlığı alanında, ilgili tüm tarafların samimiyetine ihtiyaç vardır.
Hepimizin toplumsal bir bilinç ve toplumsal bir sorumluluk oluşturma mecburiyeti vardır.
Kimsenin, kaybedilecek tek bir cana dahi, tahammülü yoktur. Vicdan sızlatan kazaların son bulması tamamen bizlerin omuzundaki, vicdani ve insani bir borçtur.
Kamu, işveren, sendikalar, meslek odaları, bu alanda bilim üreten akademisyenler, el birliği, gönül birliği yapmalıdır.
İş kazaları, ülkemizin ciddi bir sorunu ve kanayan yarasıdır. Kendimizi başka ülkelerle mukayese ederek kompleks yapmadan, çözümü kendi içimizde üretmeliyiz.
Kimseden eksiğimiz yok ama ihmalkarlığımıza da diyecek yok maşallah.

Kıymetli katılımcılar,

Ülke olarak her şeyin en iyisini yapma potansiyel ve kabiliyetimiz fazlasıyla mevcuttur.
Gerçekten istersek, özen gösterirsek, yaptığımız iş ne olursa olsun en güzelini, en başarılısını yapabiliyoruz.
Bu konuda da, dünya standartlarını yakalayıp, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını, sıfır hatayla hayata geçirebilir, standartların bile üzerine çıkabiliriz.
Yeter ki herkes, sadece üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin.
Kazaların bir çoğunun da kendimize has davranış biçimlerinden kaynaklandığını unutmamalıyız.
Sözlerime burada son verirken herkese sağlıklı, güvenli, mutlu bir yaşam diliyor,
kazaların ölümlerin olmadığı bir çalışma hayatı temenni ediyorum".

 9 Mayıs'a kadar devam edecek olan kongrede toplam 31 başlıkta çeşitli oturumlar gerçekleştirilecek.