EMET'TE PANEL
HABER / DUYURU

EMET'TE PANEL

Türkiye Maden İş Sendikası -

Sendikamızın üyelerine yönelik olarak işyerleri düzeyinde gerçekleştirdiği taban eğitim programı sürüyor. Program çerçevesinde, 15 Temmuz 2006 tarihinde Emet'te de sendikamız üyelerine yönelik bir panel gerçekleştirildi.

Emet Borik Asit Fabrikası'nın konferans salonunda gerçekleştirilen panele sendikamız genel merkez yönetiminden Genel Başkan H.Hüseyin Kayabaşı, Genel Sekreter Nayim Sezer, Genel Mali Sekreter İsmail Aslan, Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ramazan Altınsoy katıldı.



Panele ayrıca, Hisarcık Kaymakamı ve Belediye Başkanı, Emet Bor İşletme Müdürü ve diğer işletme yöneticileri, sendikamız Tunçbilek Şube Başkanı Durmuş Düzgün, Balıkesir Şube Başkanı Engin Okçu, Sendikamız Hisarcık Yönetim Kurulu Üyeleri ve Emet Bor İşletmesi'nde çalışan sendikamız üyesi işçiler katıldılar.

Saat 11.00'de başlayan panelin açış konuşmasını Hisarcık Şube Başkanı Ahmet Çümen yaptı. Çümen, genel merkez yönetimine Emet'te panel gerçekleştirdikleri için teşekkür etti.

Çümen, bor madenlerinin önemine değindikten sonra Bilimsel ve teknolojik gelişmeler bor madenlerinin kullanım alanını her geçen gün daha fazla artırmakta, gelecekte alternatif enerji kaynağı olma niteliğini ön plana çıkarmaktadır. Böylesine değerli bir madenden ülkemizin yeterli katma değeri elde edemediğini biliyoruz. Salt ham ve rafine bor ihracatına dayalı bir bor işletmeciliğinin aşılmasının, bu madenden çok daha fazla katma değer elde etmek için gerekli araştırma faaliyetlerinin yapılmasının ve gerekli yatırımların yapılmasının gereğinin altını çizmek istiyorum dedi.

Çümen, paneli izleyen maden işçilerinden, bu panelden edindikleri bilgileri yaymalarını da isteyerek Bilgilerini, birikimlerini bizlerle paylaşacak ve bizleri aydınlatacak olan hocalarımıza da teşekkür ediyorum dedi.



Çümen'den sonra kürsüye Genel Başkan H.Hüseyin Kayabaşı geldi. Kayabaşı konuşmasına ekonomik gelişmeleri değerlendirerek başladı. Kayabaşı, düşük kur, ucuz ithalata dayalı üretmeden tüketmeye dayalı saadet zincirinin, artan cari açık, yükselen döviz kurları ile sona ermek sinyalleri verdiğini belirterek: Bu sanal cenneti daha fazla sürdürmenin Türkiye ekonomisinde onarımı güç tahrifatlara yol açacağı biliyor ama görüyoruz ki, alınan önlemler bu saadet zincirinin devam ettirilmesini öngörüyor dedi.

Kayabaşı, ekonomideki mevcut sürecin, istihdamı artırmadığını, işsizliği yükselttiğini, aç ve yoksul sayısını artırdığını belirterek, Ülkemizin, yatırımı, istihdamı teşvik eden, gerçekçi bir kur politikasına dayanan, tüketmek yerine üretmeyi öngören bir ekonomik önlemler paketinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu yapılmazsa, Türkiye, daha fazla işsizlik, önlenemeyen cari açık, her gün artan işsizlik ve yoksulluk ile tıkanan bir ekonomi ile karşı karşıya kalacaktır. Hükümetin vakit geçirmeden yapısal önlemleri alması gerekmektedir dedi.

Kayabaşı, konuşmasında Türkiye'nin ucuz köle cenneti yapılmaya çalışıldığını belirterek Teknoloji geliştirmek yerine ucuz emek üzerinden rekabet ortamı yaratılmaya, bu çerçevede de özellikle taşeron uygulamasıyla ülkemiz adeta ücretli kölelik düzenine mahkum edilmeye çalışılmaktadır. IMF'nin son günlerde önerdiği ve istediği budur. Hükümet 4857 sayılı yasa ile bunun somut adımlarını atmaya çalışmaktadır. Biz sendikalar olarak bu girişimlere karşı daha fazla örgütlenerek ve daha fazla mücadele ederek karşı durmaya devam edeceğiz dedi.



Kayabaşı'nın konuşmasının ardından panele geçildi. Dr. Fikret Sazak'ın yönettiği panelde ilk konuşmayı Araştırmacı-Yazar, Eti Maden İşleri Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Mustafa Çınkı yaptı. Bor madenlerinin önemi, geleceği ve ulusal bor politikası üzerine konuşan Çınkı, borun enerji kaynağı olarak kullanımı konusunda çalışmaların çeşitli alanlarda sürdüğünü belirterek, slaytlar eşliğinde bu konudaki çalışmaları anlattı. Çınkı konuşmasında Türkiye'de maden sahası ruhsatlarının büyük ölçüde devletin elinden özel kişi ve şirketlere, özellikle de doğrudan ve dolaylı olarak yabancı tekellerin eline geçtiğini belirterek, özelleştirme politika ve uygulamalarını eleştirdi.

Panelin ikinci bölümünde Türk-İş Sosyal Güvenlik Danışmanı Celal Tozan ?Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasaları'nı anlattı. Tozan, Cumhurbaşkanı tarafından birçok maddesi Anayasa Mahkemesi'ne götürülen yasalar ile getirilen düzenlemeleri tek tek anlattı.Tozan Mevcut haliyle Türk-İş olarak, sendikalar olarak, işçiler olarak bu yasaların getirdiği düzenlemelere evet dememiz mümkün değildir. Çünkü, bu yasalar çocuklarımıza, torunlarımıza mezarda emekliliği öngördüğü gibi, sağlık sigortası ile sağlanan hizmetleri ticarileştirmekte, sosyal sigortaların kapsamını daraltmakta, birçok hizmeti de ya ulaşılamaz duruma getirmekte ya da hizmet olmaktan çıkarmaktadır dedi.

Panelin kapanış konuşmasını Genel Eğitim ve Araştırma Sekreteri Ramazan Altınsoy yaptı.

Altınsoy, ülkemizin geleceği olarak nitelendirilen bor madenlerimizin geleceği konusunda kaygıya yol açan gelişmeler yaşandığını belirterek Biliyorsunuz, yakın geçmişte, paravan şirketlerle, bir kısım yerli ve işbirlikçisi oldukları yabancı tekeller, bor madenlerini ele geçirmek için ciddi girişimlerde bulunmuşlardı. Bu girişimler, sendikamız ile bu konuda duyarlı kuruluşların oluşturduğu platform çerçevesinde verilen kararlı mücadele ile püskürtülmüştü.

Bu mücadele sürecinde, bu kurumun tüm çalışanları olarak da birbirimize kenetlenmiş, tek ses tek yürek olmuştuk. Bu mücadele sürecinde emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür etmek, dayanışma duygularıyla anmak istiyorum.

Altınsoy, devlet eliyle işletilmesi ve pazarlanması zorunlu olan bor madenlerinde özelleştirme tehlikesinin iki cepheden ilerlediğini belirterek Bu cephelerden ilki, bizim sinsi özelleştirme olarak adlandırdığımız ve tüm kamu işletmelerini ökse otu gibi saran taşeronlaştırmadır. Taşeron uygulaması, hem aynı ökse otunun ağacın özsuyunu çektiği gibi, kamu işletmelerini tüketiyor. Hem de çalışanlar için kapitalizmin ilk yıllarındakinden daha vahşi bir ücretli kölelik sistemini dayatıyor dedi.

Altınsoy ikinci tehlikenin ise, kiralama adı altında geldiğini belirterek Bu özelleştirmenin ilk girişimi de 2. Bandırma Sülfirik Asit Tesisi için başlatılıyor. Bu işletmenin, kiraya verilerek işletilmesi için ihale modeli geliştirilmesi çalışması yapılıyor. Tabii ki, geliştirilecek bu ihale modeli, bu fabrika düzeyinde kalmayacak.Bu girişimler bir virüs gibidir.

Bu nedenle, bu tehlikeye bünyeye girmeden dur demek gerekmektedir.

Dur demenin yolu da, bu konuda yakın geçmişte olduğu gibi, etkili bir kamuoyu oluşturarak, bu konuyla ilgili, duyarlı tüm kuruluşlar bir araya gelerek, tabanda kenetlenerek mücadele etmekten geçmektedir dedi.

Emet'teki panel, soru ve katkıların alınmasının ardından sona erdi.