1 Mayıs'ı Şubelerimizle Birlikte Coşkuyla Karşıladık
HABER / DUYURU

1 Mayıs'ı Şubelerimizle Birlikte Coşkuyla Karşıladık

Türkiye Maden İş Sendikası -


Türk-İş Başkanlar Kurulu'nun aldığı karar gereği, Türk-İş'in bu yıl 1 Mayıs kutlaması için merkez olarak seçtiği yer Ankara Tandoğan meydanı oldu. İşçi bayramına, Sendikamız Genel Başkanı Nurettin Akçul , Genel Başkan Yardımcısı Gülahmet Güven, Genel Sekreter Tamer Küçükgençay, Genel Mali Sekreter Zekeriya Aydın, Genel Teşkilatlanma Sekreteri Yasin Karatay, Genel TİS ve Mevzuat Sekreteri H. Hüseyin Gürbüz, Genel Eğtm. ve Araş. Sekreteri Ahmet Çümen ve sendikamıza bağlı şubelerin başkan ve yönetim kurulu üyeleri ve üyemiz işçiler de katıldı.

Emekçiler sabahın ilk saatlerinde bir araya gelerek, kortej halinde Ankara Tandoğan meydanına geldi. Çeşitli pankart ve dövizleri taşıyan işçiler, 'Yaşasın 1 Mayıs', 'Kıdem tazminatı kaldırılamaz', 'Taşeron işçiliğe hayır' sloganları attı. Madenci üyelerimiz alana girdiğinde diğer sendikalara bağlı işçiler, üyelerimizi alkışlayarak ve bayraklarla karşıladı.

Mitingde Ankara Seymenler Kulübü üyeleri, Ankara yöresine ait oyunlar sergiledi. Bu oyanlara eşlik eden işçiler, Ankara havaları eşliğinde oynayarak, 1 Mayıs'ı kutladı.

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Tandoğan meydanından bütün emekçilerin bayramını kutladı ve çalışma hayatı ile ülke gündemindeki konulara değinerek şunları söyledi:

“Gündemimizde kıdem tazminatı var, taşeron var, çocuk işçiliği, kadın işçiliği var. 15 Temmuz bizim bu sıkıntılarımızı sekteye uğrattı. Bu yıl Tandoğan'dayız. Bazı hainler bu ülkeyi sıkıntıya sokmaya gayret ettiler. Siyasi parti liderlerinin seçim meydanlarında zaman zaman sergiledikleri sert ve kırıcı üslup artık geride kalmalıdır ve ülkemizin temel sorunlarını çözmek için bir araya gelmelidir. Türk-İş’in önceliği her zaman ülkemizin birliği ve bütünlüğü olmuştur” dedi.

Türk-İş olarak Fetö'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine karşı meydanlara çıktıklarını belirten Atalay, o gece Türk-İş üyesi 6 kişinin darbeciler tarafından şehit edildiğini anımsattı ve "Bundan 40 sene evvel İstanbul'da 1977'de 34 arkadaşımız katledildi. Aradan 40 sene geçti, failleri hala ortada yok. 15 Temmuz'u kim planladıysa 77'yi de onlar yaptı" diyen Atalay, yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet diledi.

Atalay, sendikal örgütlülüğün önünde birtakım engellerin olduğuna da dikkati çekerek, "1980'de ülke nüfusu 40 milyon, örgütlü çalışan sayısı 2,5 milyon. Bugün ülke nüfusu 80 milyon, örgütlü çalışan sayısı ise sadece 1,5 milyon. Sendikalaşma oranı artması gerekirken azalmış. Bu tablo bize yakışmıyor" dedi.

Soma, Ermenek, Şirvan ve Elbistan'daki maden işletmelerinde yaşanan iş kazalarına da değinen Atalay, kayıt dışılık ve denetimsizlik nedeniyle iş kazalarının can yakmaya devam ettiğini ifade ederek: 

"Onun için ülkeyi idare edenlere söylüyorum, 'ILO'da ben Türkiye'yi temsil etmek istiyorum' diyenlere söylüyorum, işveren vekillerine söylüyorum; ILO'da madenciyi işveren vekilleri mi anlatacak, ILO'da Karayolları işçilerini işveren vekilleri mi anlatacak, ILO'da taşeron işçiyi işveren vekilleri mi anlatacak? Onun için herkes aklını başına alsın. Türk-İş bu ülkede markadır, Türk-İş bu ülkenin sigortasıdır. Türk-İş topluluğu bu ülkede birlikten yana oldu, beraberlikten yana oldu, ülkenin çıkarlarından yana oldu. Biz bunları yaparken pişirip pişirip önümüze kıdem tazminatını getiriyorlar. Asgari ücretle çalışan bir kardeşimiz 100 sene çalışsa 1 lira biriktiremez. 30 günümüze dokunmayın, mevcut kıdem tazminatından nokta kadar geriye gitmeyiz. Geriye giderseniz, kıdem tazminatının yapısını bozarsanız... Bizi 1,5 milyon görmeyin, tüm işçiler olarak 15 milyon, çoluğumuzla çocuğumuzla 60 milyonuz. Buradan yetkililere sesleniyoruz; yapamazsınız, yaptırmayız" dedi.
Kıdem tazminatının emekçiler için son kale olduğunu ve hiçbir türlü geriye gidişin kabul edilemez olduğunu belirten Atalay, alamayanların alanlardan fazla olduğunu ve bunun için de bir düzenleme yapılması gerektiğini belirtti.

Atalay konuşmasında geçici işçiler için de, bu sorunun ülkenin kanayan yarası olduğunu belirtti ve “20-25 yıldır 5 ay 29 gün çalışan işçilerimiz var. Bunlar tarımda, şekerde, demiryollarında. Hükümetimiz geçen sene söz verdi. Bir an önce verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Bu kanayan yara bir an önce durdurulmalıdır” dedi.

Çalışma hayatının en güncel sorunlarından biri olan taşeron işçilik sorununa da değinen Atalay,
800 bine yakın taşeron işçilerin aileleri birlikte 4 milyon kişinin, özlemle kadro haberi beklediğini belirterek “Bu yıl içerisinde taşeron sorunun çözülmelidir. İşçilik işi yapan işçi statüsünde, memurluk işi yapan memur statüsünde kadroya geçmelidir. Taşeron belası artık ülke gündeminden silinmeli ve bu ayıp artık son bulmalıdır” dedi.

Çalışanlardan yapılan gelir vergisi kesintilerini de eleştiren Atalay, ücretlerden yüksek oranda kesilen gelir vergileri nedeniyle toplu iş sözleşmesiyle elde ettikleri kazanımların geri alındığını söyledi.

Atalay, kadın çalışanlar için de Hükümetin kadın istihdamını artırmak amacıyla bazı adımlar attığını ama bunları yeterli görmediklerini dile getirdi.

Atalay, çocuk işçiliği sorunuyla ilgili olarak da "Öyle merhametsiz işverenler var ki 10 yaşındaki çocuklara boyundan büyük işler yaptırmaya devam ediyorlar. Buradan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sesleniyorum, bu konuda daha ağır yaptırımlara ihtiyaç var" diye konuştu.

1 Mayıs Programı etkin bir katılım ve coşkulu bir şekilde gerçekleştirilerek sona erdi.